yalancı

981 69 26
                                    

İyi okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar!

Valeria Andrea Rosewood'un bakış açısından:

Kapılar açıldığında içeride bizi daha büyük bir sürpriz bekliyordu. Beklenmedik bir sürpriz.

William'ın yerde yatan cansız bedenini görmem ile gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Dışarıda gök gürleyip etrafa yıldırım düşerken William'ın kanıyla yere yazılan yazıyı okudum. KAN HAİNİ

Gözlerimi kenardaki Riddle ve Malfoy'a çevirdim. Elbette o yaptırmıştı. Sinirle kalabalığın arasından sıyrılıp yanına ilerlerken profesör yatakhaneye gitmemiz hakkında emirler veriyordu. Riddle'ın karşısına geldiğimde sakin bir ses tonuyla emir verdim. "İhtiyaç odası, şimdi."

Biraz daha orada kalmayarak arkamı döndüm ve merdivenlere ilerledim. William'ı öldürmesinin tek sebebi bendim. Gözümü korkutmak istiyordu ancak beni sinirlendirmekten başka birşey yapmıyordu. İhtiyaç odasına geldiğimde oda her zamanki toplantı odasıydı.

Odanın içinde oradan oraya yürürken William'ın cesedi gözümün önünden gitmiyordu. Kapı açıldığında olduğum yerde durup ona döndüm. Elimi havada sallayarak kapıyı çarparak kapattım. Riddle bunu pek takmış görünmüyordu.

"William'ı öldürmen neyi değiştirir?!" Cevap vermeyerek gülümsediğinde odanın içinde sinirle volta atmaya başladım.

"Sen gerçekten kendini bilmezin tekisin! Kendinden de utanıyor musun kirli kan taşıdığın için? Utanmalısın! Salazar'ın varisi olduğun için etrafında pervane olan insanların hangisi melez olduğu, babanın iğrenç bir muggle olduğunu biliyor? Hiçbiri. Salazar bir melezin varisi olduğu için utanıyor olmalı!"

Gözlerinin kırmızı olduğunu ve asasını bana doğrulttuğunu görünce odada oradan oraya yürümeyi kestim. "Devam etsene Rosewood."

Elimi sallayıp asasını kapıya doğru fırlatmıştım. "Sana zarar vermek istemiyorum, odadan çık." Dedim daha sakin bir ses tonuyla. Birkaç saniye bana baktı, dönüştürdüğü kişiye. Ve sonra asasını alarak odadan çıktı.

Sandalyelerden birine oturup başımı ellerim arasına aldım, dirseklerimi masaya yasladım. Çok mu ileri gittim?

Bunu çoktan hak etmişti. Dedi içimden bir ses ve ben o sese uydum.

Normalde melezlere karşı bir düşmanlığım yoktu. Hatta bulanıklara karşı da yoktu ancak bizden yani safkanlardan düşük seviyeli olduklarını düşünüyordum. Bir safkan ile bir bulanık aynı değildi. Bunu bir metafor ile anlatayım.

EŞİT - TOM MARVOLO RİDDLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin