gazete

806 64 19
                                    

İyi okumalar!

Valeria Andrea Rosewood'un bakış açısından

Sessiz adımlarla yanıma geldi ve tam yanımda durdu. Başımı ona çevirdiğimde onun yeşilleri zaten benim üstümdeydi ve gülümsüyordu. Gamzeleri çıkacak kadar gülümsüyordu hem de. Ben de gülümsedim.

Dumbledore'u öldürmem gerekiyordu zaten. Bana karşı çıkacağı çok belliydi. Yolumdan çekilmiş olması güzeldi. Artık yoluma çıkacat sadece tek kişi vardı. Bu güce sahip tek kişi vardı ve o şuan yanımda duruyordu.

"Lordum," Diye bir ses duyduğumda bakışlarımı omuzumun üstünden Malfoy'a çevirdim. "Hafıza büyüsünü yapmanız için gitmeliyiz. Gün doğmadan gelmemiz lazım."

Marvolo başını salladı ve çıkmasını işaret etti. Ardından bana döndü. Bende ona. "Güzel plandı."

"Güzel plandı." Diyerek onu onayladım.

"Eksik parçayı tamamladın. Hep tamamlayacaksın..." Anlamamıştım. İki defadır söylüyordu bu cümleyi. Anlamı neydi?

"Anlamadım?" Dediğimde gözleri üstümde gezindi. Bir adım atarak aramızdaki mesafeyi azalttı, sol eliyle yüzüme düşen sarı saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atarken birde nefesinin yüzüme çarpması bana hiç yardımcı olmuyordu. "Zamanı geldiğinde Leydi'm. Zamanı geldiğinde anlayacaksın."

Gecenin karanlığında, sadece ay ışığıyla parlayan gözlerine baktım. Gözleri büyülü gibiydi... Sadece gözleri değil. Sesi, dokunuşları, bakışları, cümleleri... O büyülüydü. Ve ben büyüsüne kapılıyordum.

Bahsettiğim büyünün büyücü olmasıyla ilgisi de yoktu.

Yüzüme yaklaştığında hâlâ gözlerinin içine bakıyordum. Dudaklarımızın arasındaki azıcık mesafeyi kapatmak yerine dudakları yanağıma sürtündü. Ardından fısıltılı sesi. "Teklifim her zaman geçerli olacak Valeria."

Geri çekilip tekrar gözlerime, bana bakmadan arkasını döndü ve kulenin merdivenlerinden inmeye başladı. Ben ise biraz daha orada durduktan sonra odama, nihayet uyumaya gittim.

Birkaç saatlik uykudan sonra uyanmış, duş almış ve formalarımı giyinmiştim. Makyaj, saç ve takılarımı da hallettikten sonra siyah botlarımı giyinip, ders programımdaki kitapları -bugün sadece iki ders vardı- alıp odadan çıktım.

Ortak salonda, kahvaltı saati olduğundan olsa gerek, kimse yoktu. Bende vakit kaybetmeden ortak salondan çıkıp büyük salona ilerledim. Koridorda gördüğüm öğrenciler aralarında fısıldaşıyor, bazıları şok olmuş şekilde konuşanları dinliyor, bazılarının ellerinde gazeteler var ve üzgün duruyorlar, bazıları ise diğer günlere oranla sessizce koridorda yürüyordu.

Demek ufak eserimizi diğerleriyle paylaşmışlar.

Ortak salona girdiğimde içeriye bir kargaşa hakimdi. Slytherin masası diğer masalara oranla daha sakin bile olsa küçük sınıflar korkmuş görünüyordu. Büyük sınıflar ise kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.

Masanın ortalarında, profesör masasına bir tık daha yakın bir yerde ise Aaron ve Maven'ı gördüm. Yanlarına giderken sakindim. İkisinin ellerinde de gazeteler vardı ve birşeyler konuşuyorlardı. Yanlarına geldiğimi fark etmeleriyle ikisi de susunca şüpheyle kaşlarımı çattım ancak birşey demeden Aaron'un yanına oturdum.

EŞİT - TOM MARVOLO RİDDLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin