Bölüm 9- İnkâr

11.9K 1.3K 634
                                    

Bölüm Şarkısı: Dedublüman, Sakladığın Bir Şeyler Var

Geçiş bölümü... iyi ki kan vahşet yazacak değilim dedim. Siz benim sözüme güvenmeyin...

 Siz benim sözüme güvenmeyin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mahi, mahveden demekti. Yok eden. Perişan eden.

Kendi adımı bir defa olsun yazmamıştım, nasıl yazıldığını da bilmiyordum. Benimseyememiştim çünkü.

Benim Mahim.

Kovan bunu ne zaman söylese tüylerim diken diken olurdu, kanım çekilirdi. Ne zaman onun karşısında susmaya, boyun eğmeye başlamıştım hatırlamıyordum. Keşke diyordum, sonu ne olursa olsun kaçmaya çalışsaydım, mücadele etmeyi bir gün olsun bırakmasaydım. İsmim beni mahvetseydi, beni yok etseydi ama onun esaretine boyun eğmeseydim.

Özgürlüğün bu kadar güzel bir şey olduğunu bilseydim eğmezdim de.

Üç gün geçirmiştim özgür olarak, hayatımın ufak bir kısmı dahi değildi. Ama bu kadar mutlu olduğum bir üç gün daha hatırlamıyordum. Bir çift mavi gözün esiriydim, şimdi bir çift mavi göze daha esir olmaya hazırdım. Bu esaret başka hiçbir şeye benzemiyordu çünkü, özgürlük başka hiçbir şeye benzemiyordu.

Özgürlüğü bana Yıldıray Yüzbaşı getirmişti. Beni o gün o helikoptere bindirmeseydi korkunç bir karanlığın içine düşecektim. Şimdi içinde olduğum karanlıktan çok daha siyah, tahammül edilemez bir karanlık olacaktı.

Oturduğum soğuk zeminin üzerinde hiçbir ışık hüzmesinin geçmediği kapıya baktım. Kovan'ın bana yaptığı tek iyilikti belki de bunlar, çoğu şeyden korkmazdım. Acı eşiğim yüksekti. Karanlıktan korkmazdım, haşerelerden korkmazdım, soğuktan, silahtan, boğulmaktan, yanmaktan... Son zamanlarda beni korkutan tek şey Kovan'ın yanına tekrar dönmekti.

Dizlerimi karnıma doğru çektim, yara olmayan yanağımı dizlerime yaslarken öylece karanlığa baktım. Beyaz montum da mahvolmuştu, kan olmuştu, toz olmuştu. Bir daha eski rengine dönemez diye de korkuyordum sanırım.

Birkaç saat önce Babür gelmişti içeri, ne kadar öfkeli olduğunu hatırladıkça irkiliyordum. Ellerimin üzerine basmıştı, ezmişti, bir tabur askeri ucu ucuna kurtarabildiklerini bağırmıştı suratıma. Kovan dinlemişti her ne dinlediyse, ne olmuştu bitmişti anlamıyordum. Tek söyledikleri dinlendiklerini biraz daha geç farketselerdi bir kıyametin kopacağıydı. Bana inanmayacaklarını o kadar iyi biliyordum ki artık ağzımı açıp ben yapmadım bile demiyordum.

O esnada demir kapı saatler sonra yine ve yine açıldığında ışıktan dolayı gözlerim acıdı, içeri giren askere baktım. Gözlerim ağır ağır elindeki demir sopaya kaydığında gözlerimi kapattım.

"Başka ne yerleştirdiniz? Bulamadığımız, göremediğimiz ne var?" dedi, her saat başı sordukları gibi. Derin bir nefes verip kafamı tamamen bacaklarıma gömdüm. Elindeki sopayı sol koluma sertçe vurduğunda kaşlarımı çattım. "Başka ne yerleştirdiniz!"

leyl vaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin