Bölüm 12- Gece Yarısı

12K 1.3K 1K
                                    

Bölüm Şarkısı: Kalben, Doya Doya

Çok hızlı yazıp attım yetişsin diye, kontrol etmeden atıyorum. Yazım yanlışı falan varsa görmezden gelin. Bir de Helinden neden bu kadar nefret ettiniz ahamzhamsjaösja

Uzun bir bölüm, keyifli okumalar...

Bugün Helin havaya bir madeni para atacaktı. Bir kumar oynayacak ama hangi yüzü gelirse gelsin kaybedecekti. Çünkü biliyordu ki o parayı en başından havaya atmaması lazımdı. O parayı çıkartmaması lazımdı, aklından dahi geçirmemesi lazımdı.

Helin cesur bir kız değildi, Yaman'ın aksine.

Yaman başına gelecekleri bile bile yine de her gece o evcikten kaçar, gökyüzünü izlemek için o dağın tepesine çıkardı. Helin evciğin eşiğinden dışarı bakmaya dahi cesaret edemezdi. Çünkü Kovan bunu emretmişti.

Aralarındaki en büyük fark buydu. Yaman sonunda çekeceği acıyı bilse dahi o evcikten çıkardı, Helin kapalı perdelerin arkasına saklanırdı. Yaman'ın zihni unutsa da benliği yaşadığı özgürlüğü hatırlıyor, o özgürlük bir saat izleyebileceği gökyüzü dahi olsa elde etmek için çırpınıyordu. Helin için bir özgürlük yoktu. O pisliğin içine doğmuştu, tabulaşmış korkular onun gerçeğiydi.

Bu yüzdendi ki bir tuvalet köşesinde yerde oturmayı da yadırgamamıştı. Burası küçüktü, dardı, sırtını bir duvara yaslayabiliyordu bu yüzden dava güvenli geliyordu.

Karargahın tuvaletindeydi saatlerdir, hayatı boyunca gösteremediği cesaretin emaresini göstermek istiyordu ama bir şey onu geri tutuyordu.

Tuvalet kabininin kapısına yaslanmış yarım saattir kızın çıkmasını sabırla bekleyen Meva kollarını göğsünde bağdaştırdı. Kolundaki saate baktı sıkıntıyla, diğerleriyle maç izlemeye gidecekti sözde.

"Daha kaç saat orada saklanacaksın?" diye sordu gözleriyle karşısındaki duvara bakarken.

Helin suratına yapışmış kıvırcık saçlarını geriye doğru ittirirken "General ile konuşmak istiyorum" dedi belirgin aksanıyla.

Meva öfkeyle elini lavabonun kapısına geçirdiğinde Helin ellerini kulaklarına bastırdı. "Anladık onu" dedi tekrar kabinin kapısını zorlarken. "Generali kızlar tuvaletine mi sokacağım, çık şuradan odasına götüreyim"

Hastaneden benim anlatacaklarım var diye tutturarak karargaha gelmiş ve daha sonra kabine girip oradan çıkmamıştı. Helin parmaklarını gözlerine bastırıp bir süre öylece bekledi, pis zeminden destek alarak ağır ağır kalkıp kabinin kapısını açtığında öfkeyle ona bakan siyah gözlerle göz göze geldi.

"Gidebiliriz" dedi zar zor konuşabildiği bozuk türkçesiyle. Meva burnundan sert bir soluk verip kızın ince kolunu tuttu ve tuvaletin dışına doğru sürükledi. "Sakın saçma sapan cümleler konuşup kimsenin asabını bozma, o hücreye bu sefer seni sokarım"

Helin öylece yere baktı, söylediklerinden sonra zaten sonunun iyi olmayacağını farkındaydı. Aralarında süregelen sessizliği tek bozan Meva'nın botlarının zeminde bıraktığı tok sesti. Geç bir saat olduğu için karargahda neredeyse hiç himse yoktu.

General'in odasında durduklarında Meva derin bir nefes alıp kapıya iki defa vurdu. Bir süre ses gelmedi, daha sonra Ertunga kalın sesiyle "Gir" dediğinde Meva içeri girdiğinde masasının arkasında ayakta duran boylu adama baktı. Gözleri kızarıktı.

"Komutanım, konuşmak istiyor sonunda" dediğinde General zaten bir şeyler bildiğine emin olduğu kızın sonunda ağzının açılmasıyla kafasını salladı. Bunun olacağını tahmin etmişti, Mahi denilen çocuk ile konuşmasına izin vermesinin sebebi buydu.

leyl vaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin