Bölüm 19- Sarhoş

11.8K 1.3K 1.4K
                                    

Bölüm soft olacaktı ama olamadı. Babürü yazarken sadece panodaki elemanı düşündüm, tüm sinirimi attım. Keyifli okumalar...

Evin içinde, koltukta öylece oturuyordum. Yıldıray duşa girmişti, bende üzerime daha rahat olabileceğim kıyafetler giymiştim. Siyah bir eşofman ve bol örme, beyaz bir kazak vardı.

Elllerimi bacaklarımın arasına sıkıştırırken nedense kendimi çok gergin hem de çok rahat hissediyordum.

Ben kaç dakika orada kıpırdamadan oturdum bilmiyordum. Yıldıray'dan gelen sus sesi kesildikten çok kısa bir süre sonra duştan çıktığında omuzumun üzerinde uzun koridorda yürüyen adama baktım.

Uzamış sakalların, kısa kesilmiş saçlarına henüz alışamamıştım. Temiz bir beyaz tişört giymişti, bir eliyle saçlarını elindeki beyaz havluyla kurularken odadan içeri girdi. Kaşındaki yara şimdi daha belirgindi, hiç şüphem yok iz kalacaktı.

Konuşmadan geniş koltukta yanıma oturdu, kolunu koltukta arkama doğru attığında gözlerim suratında dolaşıyordu. "Kaşın iyi durmuyor" dedim.

Kafasındaki havluyu boynuna bırakırken kendini koltukta bana doğru biraz daha kaldırdı. "Ne yapsakta geçse?" diye sorduğunda hafifçe gülümsedim.

"Dikeyim mi?" dediğimde daha çok sırıttı.

"Dikiş atabiliyor musun?" dediğinde kafamı salladım. "Kurşun bile çıkarabiliyorum" dediğimde parmaklarıyla yanağımdan makas alırken "Marifete bak" diye homurdandı.

"Ben yokken neler yaptın?" diye sordu, vücudunu tamamen benden tarafa çevirirken. Omuzlarımı silktim. "Çok bir şey yapmadım" dedim. "Birileriyle tanıştım"

Kafasını hafifçe sağa doğru yatırırken "Kimlerle?" dedi.

"Fatih, Cafer, Yaren" dedim. "Arkadaşız sanırım"

Kafasını sallarken omuzlarıma temas eden parmaklarıyla ensemi tuttu. "Yazma, okuma?" dedi. "Geliştirdin mi?"

Kafamı olumlu anlamda salladım. Memnun olmuş bir ifade takındı bu sefer. Parmakları ensemde hareket ederken gözlerim arada boşluğa takılıyordu.

Birden diğer elinin işaret parmağıyla hafifçe çenemin altına vurduğunda gözlerim hızla gözlerine çıktı. "Bana söylemediğin bir şey mi var?"

Kovanı ona söylesem iyi mi yapardım yoksa kötü mü yapardım bilmiyordum. Ama gözlerine o istekle baktığımı fark ettiğinde buz mavisi gözlerinin üzerindeki kalın kaşları hafifçe çatıldı.

"Bir şey olmuş" dedi, tanıdık ifadesi yerini bambaşka bir ifadeye bırakırken. "Ne oldu?" dedi tamamen otoriter bir ses tonuyla.

"Bir şey-" diyemeden çattığı kaşlarıyla "Yaman" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım, bu ismi zikretmesiyle gözleri kapanır gibi oldu. İstemeden söylemiş gibiydi.

"Sorun değil" dedim biraz daha dibine girerek. "Tarık bu isme alışmam gerektiğini söyledi"

"Ama nedenini söylemedi mi sik kırığı ben gelene kadar?"

Kaşlarımı daha çok çattığımda o da kaşlarını çattı. "Hayırdır?" dedi kafasını hafifçe eğerken. "Tarığa küfür ettiğime mi kızdın?"

"Küfür etmen güzel bir şey mi?"

"Değil ama o Tarığın sıfatını sikeyim" demesiyle sertçe ensemdeki eline vurdum. Elini çekmek yerine ensemi daha çok sıktı. "Ne?" dedi iyice suratını suratıma doğru eğerken. "Sen ilk önce o ağzındaki baklayı çıkart"

leyl vaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin