Bölüm 28- İstanbul

4.8K 718 613
                                    

Bölüme geçmeden son bir kaç bölümü okuyun unutmuşsunuzdur. Geçiş bölümü yavrular, keyifli okumalar...

Bugün hastanede geçirdiğim yedinci gündü. Kovan'ın ölümünden sonra hissetmeyi beklediğim rahatlık şu yedi gün boyunca bana uğramamıştı.

Nasıl hissediyordum bilmiyordum, gülmek bile ağır geliyordu. Sırtımda bıçak yarası vardı biliyordum, en çok ağrım oradaydı.

Bu süreçte yanıma en sık gelen kişi Babürdü, diğerlerini sorduğumda çok meşgul olduklarını söylüyordu. Kovan ölmüştü, çökertecekleri koca bir terörist teşkilatı vardı şimdi. Herkes tek tek sorguya girecekti, iyiler kötüler ayrıştırılacaktı, benim gibi çocuklar oradan çıkarılacaktı.

Ne kadar yoğun olduklarını biliyordum bilmesine, yine de her kapı açıldığında Yıldıray'ın girmesini bekliyordum içeri. Babür de ne zaman bunu dile getirsem, İstanbul'a gideceğimizi bana hatırlatıyordu.

İstanbul, gitmek istiyordum oraya. Babür her geldiğinde anlatıyordu, suratımı güldürmek için gerçekleşeceğine inanmadığım hayaller kurmamı sağlıyordu. Anlattığı hayallerin hiçbirisinde Yıldıray yoktu. Onunla ilgili hatırladığım son şey vurulduğumda bana doğru koşan bedeniydi, Fedai beni ziyarete geldiğinde ona sarıldığımı anlatmıştı. Hatırlamıyordum.

Hastane odasının kapısı açıldığında gözlerimi açık duran ama izlemediğim televizyondaki çizgi filmden çekip içeri giren hemşireye ve arkasındaki Emine baktım. Elinde poşetler vardı. Hafifçe gülümsediğimde o da gülümsedi.

"Naber Yaman?" dedi, sağ tarafıma o sol tarafıma hemşire geçti, serumuma bakarken Emin'e bakarak "İyiyim" dedim.

"Bize yemek getirdim" dedi, yatağın yanına çektiği sandalyeye otururken. "Lahmacun"

Hafifçe gülümsemeye çalıştım, aklıma hücredeki halim gelince dudaklarımdaki gülümseme kırılır gibi oldu. "Sağol Emin abi" dedim çatlak bir sesle, göz ucuyla bana bakıp gülümsedi.

"Bugün General'de gelmeye çalışacak" dediğinde kafamı salladım. Hemşire odadan çıkmadan önce Emin abinin hazırladığı lahmacuna baktı göz ucuyla. "Yalnız bu kadar ağır şeyler yiyemez" dedi.

"Tamam hemşerim hanım bir tane yer, çok yemez" dediğinde bu sefer gerçekten hafifçe gülümsedim.

"Hemşire hanım Emin abi" dedim, kadın çoktan odadan çıkmıştı. "Hemşerim ne?"

Emin gülümseyerek burnumu sıktı acıtmayacak şekilde. "Çok biliyorsun sen" dedi, o sırada telefonum çaldığında ekrana baktım.

D❤️‍🔥💜🩵💙💛💞💕🔥

"Bu kim lan?" dedi Emin abi dolu ağzıyla ekrana eğilerek. "Dayım" dedim buruşturduğum suratımla.

"O sondaki alev ne amına koyayım?"

Emin abiye verebilecek bir cevabım olmadığı için aramayı cevapladım. "Efendim dayı?"

"Dayım" dedi gülerek, "Ne yersin ne getireyim?"

Emin abi birden telefonu kulağımdan çekip aldı. "Geç kaldın, ben getirdim bir şeyler" dedi, sonra karşı tarafı dinledi. "Ziyarete geldim lan, sana mı soracağım" dedi pencereye doğru arkasını dönüp yürürken.

"Lahmacun" dedi sonra, onlar konuşurken gözlerimi gökyüzüne çevirdim. "Küçük küçük yer" dedi göz ucuyla bana bakıp.

Karşı tarafı dinledikçe sinirlendiğini görebiliyordum. Eliyle sertçe suratını sıvazladı. "Tamam bölerim" dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

leyl vaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin