Bölüm 16- Not Kağıdı

12.6K 1.3K 1.3K
                                    

Bölüm Şarkısı: Aydilge, Yangın Var
Oturduğum mekanda döndürüp döndürüp bu şarkıyı açtıkları için bölüm şarkımız bu...

Okuyamadan atıyorum, yanlışlıklar varsa maruz görün. Keyifli okumalar.

Hayatımın dönülemez bir yerden değiştiğini farkındaydım. Bu değişiklikler o kadar hızlı ve alakasız oluyordu ki ne takip edebiliyordum ne de alışabiliyordum. Bir gün farklı, bir gün bambaşka oluyorlardı.

Nefesimi elleriyle kesen Babür şimdi benim suratıma dahi bakmıyordu. Nefretini göstermekten çekinmezdi, şimdi sessizdi.

Generali çözemiyordum. Çözmeye de çalışmıyordum çünkü o adam beni hepsinden daha çok tedirgin ediyordu. Belki yaşı Kovana yakın olduğu içindi, belki izinsiz yanıma yattığı içindi bilmiyordum. Ama o kahvaltıdan sonra onu da bir daha görmemiştim.

Bana nasılsa öyle gelen, tavırlarında tek bir değişiklik dahi olmayan tek kişi Yüzbaşı Yıldıraydı.

Bugüne kadar.

Kahvaltıdan sonra tavırları birden değişmişti. Bana bakmıyor, yanıma yanaşmaktan uzak duruyordu. Böyle davranmasına bu kadar sinirleneceğimi düşünmezdim. Gerçekten ilk defa sinirli hissediyordum. Birisi benden uzak duruyor diye bu kadar kötü hissedeceğimi düşünmezdim. Ama Yüzbaşı Yıldıray iki gündür yanıma dahi yaklaşmıyordu.

İki gün daha bir çok kontrol için hastanede kalmıştım. Kim istemişti bilmiyordum ama her şeyime bakmışlardı, baştan aşağı kontrol edilmiştim. Bir çok tüp kan vermiştim.

Şimdi ise çıkışımı alan Babür ve Fedai'yi bekliyordum. Yıldıray iki gündür olduğu gibi yine gelmemişti. Bu iki gün boyunca Tarık ile iletişim halinde kalmıştım. İki gün boyunca yanıma bir defa Emin uğramıştı sadece.

Yıldıray'ı çok fazla düşünmememi onun için bir görev olduğumu söylemişti. Artık kendi hayatına bakacağını bu yüzden onun yanında kalmak için Yüzbaşını zorlamamamı da söylemişti.

Nefesimi sıkıntıyla dışarı üfledim. Onu kırmış mıydım, ya da kızdırmış mıydım? Bu yüzden mi böyleydi? Çünkü hiç iyi hissetmiyordum.

Arabanın önünde beklemeye devam ederken soğuktan akan burnumu çektim. Fedai ve Babür hâlâ kadın ile konuşuyordu. O sırada Tarık üzerinde beyaz önlüğü ile yanıma gelmeye başladığında gülümsemeye çalıştım.

"Çıkışına yetişemeyeceğim diye çok telaş oldum" dedi, yanıma gelir gelmez bir eliyle omuzumu tuttu. Kaşları havalandı. "Sarılalım mı?"

"Neden?" dedim bende kaşlarımı kaldırarak. "İnsanlar vedalaşırken sarılır"

Önce izin alması sebepsizce kendimi iyi hissettirirken omuzlarımı silktim. Yaklaşıp gevşekçe sarıldığında parfümünün kokusunu aldım. Göz ucuyla kadınla konuşan ikiliye baktığımda Babür doğrudan bize bakıyor, Fedai hararetle bir şeyler anlatıyordu.

Tarık geri çekildiğinde gözlerimi Babürden çektim. "Sözleştiğimiz gibi tatlı yemeye götürüyorum seni" dediğinde öylece suratına baktım. "Seanslarıda sıklaştıralım, General çok sabırsız"

"Yıldıray izin verirse giderim" dedim son söylediğini görmezden gelerek.

Kaşları anında çatılsa da bana yumuşak bir tavırla yaklaştı. "Ne konuştuk? Yıldıray artık kendi hayatına bakıyor insanları sık boğaz etmemeliyiz"

"O zaman seni de sık boğaz etmek istemiyorum" dedim bir adım geri giderek, aynı şeyleri söyledikçe sinirimi daha çok bozuyordu.

"Agresifleşmek yok" dedi önlüğünün cebinden bu sefer yeşil kağıtlı bir şeker çıkartıp bana uzatırken. Şekeri aldığım sırada gözlerim Babüre takıldı, büyük adımlar atarak bana doğru gelirken arabanın anahtarını uzatıp yaslandığım aracın kilitlerini açtı.

leyl vaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin