AŞK NEFRET VE ACI

700 68 31
                                    


Feris arabasına bindi ve gaza bastı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Korku, üzüntü, nefret, acı.. tüm duyguları aynı anda hissediyordu. Gözyaşları görüşünü bulanıklaştırıyor ama yine de sürmeye devam ediyordu. Nefes alışverişi düzensiz ağlaması şiddetliydi. Stüdyodan uzaklaştığına emin olduğu anda sağa çekti ve arabadan indi. Aracın içinde nefes alamadığını düşündü ama dışarıda da durum değişmemişti. Etraftan geçen araçlar ve az ilerideki sahile yürüyen koşan insanlar göz ucuyla ona bakıyordu. Cebinden telefonunu çıkarıp stajyeri Cemre'yi aradı. Telefon çalarken sesini düzeltmek için birkaç kez öksürdü ama bu nafile bir çabaydı. "Hocam günaydın..." onun sözünü keserek araya girdi.

"Ben bugün gelemiyorum. Hatta istifa ediyorum. Herkese özürlerimi ilet böyle olmasını istemezdim. Evraklar için avukatımı yollarım." telefonu kapattı. Ağlaması arttı. Çalışmak için hayalini kurduğu ve bir gün şefi olmayı düşlediği hastaneye kabul alıp henüz yeni başlamışken telefondan istifa etmek zordunda kalmıştı.

Derin bir nefes aldı. Tüm bunları yaşadığına inanamıyordu. Hayatının güzel gittiğini düşünürken bir anda her şey tepetaklak olmuştu. Gözyaşlarını sildi. Artık boş kalan parmağına baktı. Bağırmak istiyordu. Selen'i böylesine çok severken bu şekilde bitmesi kalbinden parçalar koparıyordu. Tekrar arabasına bindi. Geçip gittiği yolları dikiz aynasından ara ara bakarken bu şehri geride bırakması gerektiğini fark etmişti. Nefes alamamasının sebebi bu şehirdi. Gözyaşları, ağlamalar ve ara ara gelen küçük krizler eşliğinde arabasını nihayet park ettiğinde evinin garajındaydı. Koşar adım içeri girdi. Etrafa hiç bakmadan yatak odasına geçti. Küçük bir valize birkaç parça eşya koydu. Yatağın başındaki çekmeceden pasaportunu kalıp çantasına attı. Bu evde olmak onu daha da zor bir duruma sokuyordu. Henüz birkaç saat önce burada mutluydu şu an ise bu ev başına yıkılmış gibi hissediyordu. Valizi kapattı ve yine koşar adımlarla evden çıktı. Daha fazla burada kalamıyordu. Arabasına giderken bahçe kapısından aracıya içeri giren Selen'i gördü. İşte şimdi ne yapacağını bilemiyordu. Bu kadar kısa bir süre içinde onca yaşanan olaydan sonra tekrar onunla karşılaşmayı istemiyordu. Selen çıkış kapısında arabasını durdurdu ve indi. Elinde valizle bahçenin ortasında duran Feris'e baktı. Feris onu varlığını umursamadı. Aracının bagajını açarak valizi bagaja attı. Selen ona doğru yürürken onun izliyor dışarıdan net bir şekilde görülen üzüntüsünü, öfkesini hissediyordu.

"Arabanı kapıdan çek." Feris sesine yansıyan öfke ile ona bakmadan konuştu. Selen arabasına binmeye çalışan Feris'in önüne geçti ve ağlamaktan kızaran gözlerine baktı. "Çekil önümden..Şu arabanı da çek şurdan." Selen Feris'e göre daha sakin bir tonda konuştu.

"Özür dilerim.. Bu şekilde öğrenmeyi hak etmiyordun.." dediğinde Feris gülmeye başladı. Ağlamasından daha şiddetli biçimde kahkahalarla Selen'in yüzüne karşı gülüyordu. Nefesini düzenlemeye çalışırken konuşma gayretindeydi.

 "Sen..Sen hasta mısın?" yine bir kahkaha attı. Derin bir nefes aldı. "Özge kabul etse nasıl öğrenecektim. Belki defolup giderken not bırakırdın değil mi?" kahkahaları yerini öfkeli bir ciddiyete bıraktı. "Arabanı çek." Selen'in omzuna sertçe çarpıp aracına bindi. 

Selen olduğu yerden ona baktı. Feris bakmıyordu önündeki duvara bakıyor ve kapının açılmasını bekliyordu. Selen arabasına doğru yürüdü ve kapıdan içeri girdi böylelikle çıkış kapısı açıldı. Kapı açılır açılmaz Feris sert bir manevrayla dışarı çıktı ve yola koyuldu. 

Yolda hızla ilerlerken ağlaması daha sakin bir hal almıştı. Artık diri bir öfke hissediyordu. Bu şekilde öğrenmeyi hak etmiyormuşum diye tekrarladı. Özrü kabahatinden büyük diye düşündü. Derin bir nefes verdi düşüncelerinden uzaklaşmak adına radyoyu açtı. Şehrin diğer ucuna hızla giderken kendini daha rahat hissediyordu. Nihayet havaalanı otoparkına park edip valizini aldı. Gözlüğünü takıp içeri girdi. Güvenliklerden geçerek bilet gişelerine ilerledi. 

AŞK NEFRET VE SEN /g×gHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin