1.BÖLÜM - PART 4

75 4 2
                                    


Güneş: Suçlarımdan Biri

Henüz benden başka kimsenin olmadığı sınıfa doğru tekrar yöneldim. Aynalarla dolu büyük sınıftan içeri girip kapıyı arkamdan kapattıktan sonra köşede, provalar ve ısınma hareketlerimiz esnasında arkaplanda klasik eserleri çaldığımız bir cd çalar vardı. Oradan çaykovski'nin kuğu gölü eserini açarak, ısınma hareketleri için aynanın karşısına geçtim. Birkaç ay sonra büyük bir gösterimiz olacaktı, herkes çok hırslı bir şekilde hazırlanıyordu be tabi ki ben de öyle. Ama gösteriden ziyade hepimizi en çok hırslandıran detay henüz rollerin belirlenmemiş olmasıydı, gösteri de ise sadece en iyi olanlar sahne alacaktı. Bu yüzden herkes içinde ki gerginliği ve rekabeti dışarıya çok yansıtmasa da, hareketlerimiz ve tavırlarımızda ki durum için aynı şeyi söylemek pek söz konusu değildi.

Aynada ki demir çubuğa sıkıca tutunup, bacağımı uzatarak yasladıktan sonra omurga ve gövdemi öne doğru eğilerek esnetmeye başladım. Başımı ve gövde mi belirli aralıklarla sağa ve sola doğru çevirerek eğiliyordum. Her iki bacağımı da esnettikten sonra, yere oturup bacaklarımı iki yana açarak başım ayak bileğime değene kadar eğilmiş bu hareketimi desteklemek içinde, ayağımın ucuna her iki elimle tutunmuştum.

Belimi doğrultup dik otururken, iki bacağımı kendime doğru toplayıp lotus pozisyonuna geçerken boynumu ve omuzlarımı esnetmek için başımı usulca kendi etrafında döndürmeye başladım. Harketlerim, arkaplanda çalan müzikle aynı ritmi yakalarken gözlerimi usulca kapatıp sadece kendimi ana odaklamaya çalıştım.

Ayağa kalkıp tekrar aynanın önüne geçip demirlere tutunurken ayak topuklarımı birbirine yaslayıp, bacaklarımı bükerek usulca aşağı yukarı kalkıp indim. Birkaç rutin hareketten sonra, pointlerimin ucunda yükselip inmeye ve kendi etrafımda dönmeye başlamıştım. Salonun ortasına gelip, açık renkteki cilalı ahşap döşemelerin üzerinde pencereden yansıyan ışıkla birlikte kendi silüetimi, Odette'in gölde ki yansımasını gördüğü gibi görebiliyordum.

Doğru bir pozisyon aldıktan sonra kendi etrefımda yumuşak ama bir o kadar keskin hareketlerle parmak ucumda dönüp, belirli bir süre sonra durarak dinleniyordum. En son üzerinde en çok çalışmam gereken hareketi aynanın karşısında durup, kendime tamamen odaklanarak yapmaya çalıştım. Parmak uçlarımda yükselip, kollarımı her iki yana bir kuğu kanadı gibi açtıktan sonra, minik hareketlerle öne doğru adımlar atıp, kollarımı olabildiğince zarif bir şekilde yukarı aşağı kaldırıp indirerek kanat çırpıyormuş gibi davrandım. Hareketlerimde ki tek sıkıntı adımlarım aceleci, kollarım fazla ağır görünüyordu. Gösteride ki bu pozisyonu yapana kadar defalarca kez uğraşıyordum. Taki ayak uçlarım acıyana, kollarım ağrıyana kadar. Ama mükemmelliyetçi yönüm bunun yeterli olmadığı kanısındaydı. Birkaç tekrar daha yaparken, arka da çalan eserin melodisi durmuştu. Ama ben hareketime yine de devam ediyordum. Ta ki beni alkışladığını duyduğum bir çift elin birbirine çarpan sesini duyana kadar.

İrkilerek iki yana açılan büyün salon kapısına baktığımda Çağan'ın beni, bir omzunu kapı kirişine yaslanarak izlediğini fark etmiştim. Benimle gurur duyduğunu belli eden gülümsemesi yüzünde belirgindi. Uzun açık kahve dalgalı saçlarını geriye doğru taramış, uzun ince vücuduna bej rengi keten pantolon ve beyaz bir gömlek giymiş, gömleğinin üzerine koyu lacivert V yaka kazağının kollarını boynunda bağlayarak sırtını kapatacak şekilde üzerine almıştı. Güneş gözlüğü gömleğinin yakasında asılı duruyordu. Bordo renginde süet Loafer ayakkabılarını giymişti. Üzerinden gelen hafif baharatlı parfümü salona doğru çoktan yayılmaya başlamıştı bile.

Kollarını önünde birleştirip, kendinden emin bir sesle "Daha ne kadar zirveye oynamayı düşünüyorsun?" diye sordu. Sesinde muzip nir kinaye vardı. Utanarak gülümsedim "Bilmem," tek kaşımı kaldırıp ona baktıktan sonra "Sanırım kendim de oraya ait olduğumu hissedene kadar."

ARGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin