Bölüm şarkısı : Chase Atlantic - FriendsGözlerim şaşkınlıkla onu izlerken, ufak bir silkinmeyle kendime gelmeye çalıştım. Onunla her yerde karşılaşabilirdik, ama bu kadar kısa süre de, burada olmasını beklemiyordum. Gözlerim ise ister istemez yanında Demir'i aramıştı. Belki de, az önce Ufuk'un çıktığı dükkanın içindeydi.
"Seninle burada karşılaşacağımı düşünmezdim."
Tebessüm ettiğinde, düzgün dişleri dudakları boyunca yayılmış, kahverengi gözlerine kadar yumuşak bir şekilde yansımıştı.
"Dünya küçük ve tesadüfleri seviyor diyelim."
Gülümsedim "Sanırım öyle."
Benimle konuşurken gözleri arkama, karşı cadde de oturan masada ki arkadaşlarıma kaymış, sonra yüzünde ki gülümseme silinmiş yerini ciddi bir ifadeye bırakmıştı. Keskin bakışları gözlerini kırpmadan onları süzüyordu.
Arkama dönüp baktığımda, Çağlar Beste'nin kırk yılsa bir gerçekleşen bir tutul a gibi aynı meraklı ifadeye büründüklerini fark etmiştim. Bunu onlara karşı söylesem asla kabul etmezlerdi.
Tekrar Ufuk'a döndüğümde "Okuldan arkadaşlarım, öğle yemeği yiyorduk hep birlikte." Sanki onun huzursuz hissetmesi brnim için önemliymiş gibi açıklama yapma gereği duymuştum.
Bakışları tekrar bana yöneldiğinde kahverengi irislerinde ki keskin çizgiler, yerini tekrar yumuşak dalgalara bırakmıştı.
"Anlıyorum," diye yanıtladı kısaca başını öne eğerken, hafif histerik bir gülümseme takınmıştı. Ame ben hiç bir şey anlamıyordum. Hem konuşmaya devam edebilmek, hem de aslında içimde ki asıl merakı yenebilmek için "O nasıl oldu," diye sordum. Anlayamadığım bir şekilde adını telaffuz etmeye bile çekinmiştim. İyi de neden böyle olmuştu? Zaten o gece her şeyin önüne gecen kişi ben değil miydim? Şimdi neyin anlaşılmasından korkuyordum?
Ufuk'un başı yukarı kalktığında eş zamanlı olarak, bakışları da uzak noktalarda oyalanmaya çalıştı. "İyi...yani durumu iyi. Merak edilecek bir şey yok." Her ne kadar kondurmak istemesem bile bir şeyler gizlemeye çalışıyor gibiydi. Belki de gizliyordu. Bunun düşüncesi bile içimde ağrılı bir yumrunun büyümesine sebep oluyordu.
"Gerçekten mi?" diye sordum inanamayarak. Gözlerim inançsızca yüzünün her bir noktasında geziniyordu.
Güldü "Gerçekten iyi, hatta bugün işe bile gitti." Onun bu halini görünce hem utandım hem de kendime güldüm. Ona inanmadığımı düşünüp, beni bir çocuk gibi ikna etmeye çalışıyordu.
"Bunu duyduğuma sevindim," dedim ellerimi önümde bağlarken.
"Boş ver onu, sen nasıl oldun asıl bundan bahsedelim."
"Ben," dedim gördüğüm travmatik rüyayı ve içten içe tekip edilip, tekrar bulunur muyum korkusunu bir kenara bırakarak "İyiyim korktum ama toparlıyorum, zaten kafamı meşgul edecek çok şey var hayatımda. Düşünmeye fırsatım bile olmuyor."
Ufuk tebbessüm etti "Bunu duyduğuma sevindim, peki şikayetçi olacak mısın? Gerçi eşgallerini hatırlamak zordur, yani akşamın o karanlığında ne kadar görebildiğine bağlı."
Ufuk'un ağzımı aradığını fark etmiştim. Onu endişelendirmek istemiyordum ama direkt olarak istediğini de vermeyecektim.
"Aslında hepsinin yüzünü net bir şekilde hatırlıyorum," dediğimde, gözlerinden bir endişe şimşek gibi çakıp, karanlık gökyüzünün içinde kaybolur gibi göz bebeklerinin ardında kayboldu.
"Gerçekten mi?" diye inanamayarak sorduğunda, başımla onayladım. Bu sefer beni yoklama işinin ona geçtiğini fark etmiştim.
"Ama şikayetçi olmayacağım, böyle bir sürece psikolojik olarak hazır mıyım bilmiyorum. Sessiz kalmak beni huzursuz ediyor, ama diğer yandan ne yapacağımı da bilmiyorum. Belki de durulan suyu bulandırmamak en iyisi olur?"Ufuk karşımda bir tür sessizliğe bürünmüş, derin bir soluk vermişti. Arkadaşını kurtarmak için durumu idare etmeye, olayları dengeye oturtmaya çalışıyordu ama diğer yandan brnim yapacağım ani hareketin dinamiğini ölçmeye, kelebek etkisini önlemeye de çalışıyordu.
"Sen," dedi kaldırım taşlarını çatarak izlerken "Her ne yapmak istiyorsan onda sonuna kadar haklısın, ama bu adamlar sandığın gibi şikayetçi olur kurtulurum adamlafı değil Selin. Gözünü korkutmak için söylemiyorum, sadece bu ateş gibi sıçrarsa-" Ufuk'un yarıda kalan cümlesini, benim belime sıkıca dolanan bir kol kesmişti.
Çağlar ikimizide kuşkuyla süzdü, Ufuk'un gözlerine küçümseyici ama aynı zamanda şüpheli bir şekilde bakarak bizi sessizliğe iten o soruyu sordu.
"Ne tehlikesi?"
Gecenin bir yarısı sürpriz oldu ama sabahda güzel bir sürprizim var. Hikâye gittikçe açılıyor ve akışı hızlanmaya başladı. Hikâyemi beğeniyorsanız lütfen arkadaşlarınıza da önermeyi unutmayın. Çünkü ARGO bu yaz her gün size eşlik edecek gibi gözüküyor. Bu arada hepinize iyi tatiller dilerim ballarım sizi kocaman öptüm. 🦢🪽🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARGO
Teen FictionKüçük ruhların, büyük hikâyesi. Selin tek hayali dünya üzerinde ki en iyi balerinlerden biri olmak ve juilliard'ı kazanmak olan genç bir konservatuar öğrencisidir. Dışarıdan bakıldığında oldukça, iyi ve rahat şartlara sahip olduğu bir hayatı yaşadığ...