Madam Romanova'nın üç saat süren zorlu dersinden çıkarken, Beste'yle birlikte ne yapmamız gerektiğini tartışıyorduk. Çağlar'da bir başka arkadaşıyla hemen arkamızdan geliyordu.
Beste fazlasıyla bunalmış ifadesi ve kızaran yanaklarıyla, "Okulun biraz ilerisinde ki kafeye gidip soğuk bir şeyler içsek," diye sordu. Bıkkın bir hali vardı. "Hem hava da çok güzel dışarıda otururuz."
Elimle alnımda ki teri sıvazlarken " Olabilir tabi ki," diye karşılık verdim. Ben de fazlasıyla yorulmuş ve bunalmıştım. "Café de l'Art'a gidelim, orayı seviyorum."
Beste omuz silkti "İnan hiç fark etmez." Kolumuzda ki spor çantalarımızla birlikte, sanki az önce provadan çıkmamış gibi hızlıca yürüyorduk. Arkamı döndüğümde arkadaşıyla konuşan Çağlar'la göz göze geldim. Gözleri anında bana odaklanıp gülümsediğin de ben de ona gülümsedim.
Beste koluma hafifçe omuz atıp kulağıma doğru eğilerek "Bu da mı bizimle gelecek?" diye sorduğunda gözleri mi kocaman açıp, "Yapma Beste!" diyerek karşılık verdim sessizce.
"Sevmiyorum elimde değil," dedi kollarını tepki vererek iki yana açarken. "Hem sen," diyip arkamızdan gelen çağlara kısa bir bakış attıktan sonra tekrar vana döndü. "Onunla nasıl arkadaşlık kurabiliyorsun ki?"
"Niye Beste bunu yapmamam için bir sebep mi var?"
"Yoo," omuzlarını silkti "Ben bu kadar ayrı düşüncelere sahip olmanıza rağmen, nasıl iyi anlaşabildiğinizi çözemiyorum sadece."
Gözlerimi devirip üfledim, "Sandığın kadar fikir ayrılığımız yok Beste, ayrıca çocukluktan beri çok yakın arkadaşız. Bu noktadan sonra fikirlerimiz ayrılsa bile, yollarımız ayrılmaz. Çünkü artık birbirimizin her haline alıştık."
Beste koluma girip, beni birkaç adım daha ileriye sürüklemişti. Sanki söyleyeceklerini kimsenin duymasını istemiyor gibiydi.
Fısıldayarak "Bence sizin arkadaşlığınız taraflı," dediğinde hemen ona karşı çıktım. Ama ikna olmuyor gibiydi.
"Senden yana şüphem yok zaten, ama onun sana bakışları farklı Selin."
"Saçmala bunca yıldır iç içeyiz, onun kaç kere sevgilisi oldu, kaçıyla beni tanıştırdı senin haberin var mı?"
Tek kaşını kaldırıp bana baktı "Bu aynı zamanda seni arzulamasına engel değil, biliyorsundur umarım?"
"Beni arzulasa en başından söyler öyle değil mi? Arzuladığın insana yaklaşmamak biraz saçma bir durum," dedim kestirip atarak.
Beste bir süre sessiz kaldı. "Belki..." dedi doğru kelimeleri bir araya getirmeye çalışır gibi. "Yakın olma arzusu sahip olma arzusundan daha baskındır?" Belki uzak olmaktansa, yakın olmayı tercih ediyordur? Sence olamaz mı?" diye sorduğunda. Hiçbir cevap vermedim. Çünkü bunun nir şekilde saçma olduğunu düşünüyordum. Beste ondan hoşlanmadığı için her hareketi ister istemez gözüne batıyordu. Olan biten tüm mesele buydu aslında.
Saçma düşünceleri aklımdan savıp, Beste'nin koluna sıkıca girdim "Saçmalıyorsun," dedim sessizce. O ise bana sadece bilmiş, alaycı bir tavırla gülümsemekle yetinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARGO
Teen FictionKüçük ruhların, büyük hikâyesi. Selin tek hayali dünya üzerinde ki en iyi balerinlerden biri olmak ve juilliard'ı kazanmak olan genç bir konservatuar öğrencisidir. Dışarıdan bakıldığında oldukça, iyi ve rahat şartlara sahip olduğu bir hayatı yaşadığ...