14. BÖLÜM

9 2 2
                                    


Bölüm Şarkısı: The Weeknd - House of Balloons 🎈

Sizleri çok özlemişim. Hayatımda bazı şeyler umduğum gibi gitmedi, son birkaç haftadır beni çok üzen şeyler yaşadım. Bunlardan birisi de bu platforma yasak getirilmesiydi. Hâlâ daha baş edilmesi zor şeyler yaşıyorum ama fark ettim ki, madem bir kaçış arıyorum, kendi kurduğum dünya bundan daha güzel bir yol olamaz. Şimdi ben kaçtım, kollarınızı açın, çünkü size sığınmak istiyorum. Buradayım. 🤍🦢🪽

Kendimi hem en mutlu, hem en sakin, hem en huzurlu, ama aynı zamanda çoğunlukla yalnız hissettiğim tek yerdeydim. Çocukken, koltuklar arasında büyük yastıklardan kurmayı sevdiğim, küçük ama geniş dünyam gibi hissettiğim yer. Dört duvar odamın içinde, kireç gökyüzüyle yüz yüze geliyordum. Bazen, bu taş duvarlar benim hissizliğimin yanında bile hisli kalırdı. Ben ağlamazsam onlar nemlenir, ben gülmesem de gündoğumu onu aydınlatırdı. Bazen, ben taş o beden olurdu ve beni, ona çarparak yankı yapan tüm duygularımla sarmalardı.

Arka planda çalan sakinleştirici bir klasik, odanın içini doldururken kulağımdan zihnime adeta hissettirmeden akıyordu. Yatağımda, bembeyaz pamuk nevresimlerimin üzerine uzanırken gözlerim aynı beyazlıkta ki tavanda görünmez dalgalar yakalayıp her birinde çırpınınarak yüzeye çıkıyordu.

Her şeyi düşünüyordum, geleceğimi, öğrencilik hayatımı, juilliard'ı, arkadaşlarımı, korkularımı...en çok korkularımı... beni çok kolay ve kıskıvrak yakalıyordu tüm korkularım. Birinden kurtulsam diğeri sımsıkı yakalıyordu. Tıpkı o karanlık gece de kolumu tutan adamlar gibi. Korkularım beni kendime yenik düşürüyordu.

O geceyi düşünürken, aklım ilk önce kendi yaşadığım korkuya, sonra yavaş yavaş o gecenin içinde bıraktığım başka bir parçaya kaymıştı.

Demir.

Ne yaptığını merak ediyordum.

Ama ne yaptığını neden merak ediyordum?

Eğer Çağlar, Yiğit ve benim yanıma gelmeseydi, yine onu soracaktım biliyordum. Peki neden aklım ondaydı?

Neden aklım sadece ondaydı?

Belki de, o gece tüm her şeyi bir arada yaşayıp, daha sonra da hiçbir şey olmamış gibi durumu toparlamak adına böyle davrandığımızdan olsa gerek, yarım kalan her şeyin sonunu beynimiz düşünerek getirmeye çalılşyordu.

Yaralanmıştı, yaralarını merak ediyordum. Hastaneye gidip gitmediğini merak ediyordum. Hâlâ aynı şeyleri yaşama korkusunun onda da olup olmadığını merak ediyordum. Gözlerimi kapattığımda yaşadığı korku ve şoku zihnime dolduran görüntüleri bastıran başka görüntüler vardı. Onu kollarımda taşıyan ben, ona pansuman yapan ben, benim ayağımda ki yaraları saran o. Yaraları benim gibi iyileştimi bilmek istiyordum.

                                *****

Yiğit ve Demir her zaman ki garajdan bozma mekanlarında buluşup, arkadaş ortamıyla bira içerek kafa dağıtıp şakalaşıyorlardı. Geceleri uzun sohbetleri koyuydu. İkisi de gelişi güzel yayıldıkları eski bir çekyat'ta yayılarak oturuyordu. Kimisi futbol hakkında konuşurken, kimisi politika üzerine kafa patlatıyordu. Her kafadan bir ses yükseliyordu. Bazıları ise saçma sapan internet kumarından para kazanmaya çabalıyordu.

Tüm bu olanı biteni izleyip etrafa nahoş ve boş gözlerle bakarlarken birden Yiğit uzakta ki bir noktaya dikkatlice bakarak "Bugün senin kızı gördüm," dedi. Bacaklarını iki yana açıp yayılarak oturmuş, sesi alkolün etkisiyle gevşemişti.

Aynı şekilde tavanı sessizce izleyip arada birasını yudumlayan Demir'in kaşları çatıldı. "Hangisi?"  Sorduğu soru karşısında cevap alamayan Demir tek tek aklına gelen isimleri saymaya başladı.

"Ece, Sedef, Aleyna, Burcu, İpek, Sanem," Yiğit araya girip durduruna kadar saymaya devm ediyordu, Yiğit'in yargılayan bakışları, Demir'in umursamaz bakışlarına çarpmıştı, Demir omuz silkip birasından bir yudum daha içti. Sonra merakına yenik düşük tekrar sordu. "Hangisi lan?"

Yiğit afallayıp "Onlar kim lan?" diye sordu. Demir Yiğit'in kendisiyle dalga geçtiğini fark edince, omuz silkip "Siktir et," diye geçiştirdi.

Yiğit onun bu haline pis pis sırıttı. Demir'le uğraşmak çok hoşuna gidiyordu. "Kalp değil, dönen Avm kapısı anasını satayım, girende çıkanda aynı anda oluyor."

"Hangisiyse hangisi, umrumda değil artık."

Yiğit "Emin misin?" diye sordu eğlenerek, "Bu aralar pek bir aklında gibiydi." Demir anlamayan, ama aynı zamanda küfreden bakışlarla karşılık vermişti.

"Şu senin koruyucu meleğin, Balerin kız."

Demir'in elindeki şişe gibi dudaklarının arasında ki soğuk bira da donup kalmıştı.


ARGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin