Fotoğraf: Slay Queen Beste 💅🏻Bölüm şarkısı: Doja Cat - Paint the Town Red
Çağlar'ın gelmesiyle birlikte, aslında aklımda asılı kalan başka sorularıda Ufuk'a soramamıştım. Sadece sessiz kalmış, kendimi bir süre sonra geriye çekmiştim. Ufuk'la vedalaştıktan sonra, tekrar restorant'a Beste'nin yanına geri dönmüştük. Onu ardımda, sormam gereken ama soramadığım sorularla bırakmıştım. O da beni bir süre izleyip motosikletiyle yola koyulmuştu. En azından onu nerede bulabileceğimi artık öğrenmiştim.
Tekrar masamıza doğru ilerlediğimizde, Beste Çağlar ve beni meraklı gözlerle inceliyordu.
"Selin, yanına gittiğin kişi kimdi?" Elinde ki bardağı masaya bıraktı. Ağzımı açıp cevap vereceğim sırada çağlar benden önce davranıp "Motosiklet eğitmeniymiş," dedi. Benim yerime konuşması kadar kinayeli bir şekilde bunu yapmış olmasıda sinirlerimi bozmuştu. Beste'nin duyduğu cevap karşısında gözleri kocaman açılmış "Ciddi olamazsın?" diye bir karşılık vermişti. Ama bu yargılamanın aksine böyle bir şeyi beklememenin verdiği şokla söylenmiş şaşkınlık cümlesi olduğu belliydi. Durumu toparlamak adına "Henüz başlamadık aslında," dedim gözlerimi Çağlar'a dikip devirirken "Sadece öğrenme hevesim var," diyerek geçiştirdim.
Beste, Çağlar'ın aksine daha ılımlı ve anlayışlı bir tavırla yaklaşıp "Öğrenebilirsin tabiki, hem kafa dağıtmak için güzel bir hobi, ehliyetinde büyümüş olur."
Çağlar araya girip "Hangi anlamda kafa dağıtmak?" gibi absürt bir soru sormuştu.
Beste eline kadehini alırken dik dik baktı "Merak etme senin kastettiğin anlamda olsaydı, ilk sana önerirdim kafanın dağılması için," dediğinde sondaki Çağlar'ın cümlesinin üstünde büyük bir kinaye yapıp, lafı ona yapıştırdıktan sonra kadehinden bir yudum almıştı.
Çağlar kinayeyi algılayıp, "Kusura bakma canım, bazılarımızın kafası dağılmaması gereken şekilde fazla iyi, kaybedilmeyecek türden."
Beste alaycı bir şekilde güldü "İçi boş olduğu için bir kayıp olmayacak merak etme."
Çağlar bozulmuş bir şekilde arkasına yaslandığında, Beste bana bakıp göz kırptı. Bazen Çağlar'la uğraşmak ciddi anlamda hoşuna mı gidiyor yoksa, onunla mücadele etmek zorunda hissettiği için mi böyle davranıyordu emin değildim. Ama atışmaları ileri seviye de olmadığı için arada brni neşelendiriyorlardı.
Makarnamdan bir çatal aldığımda, biraz soğumuş olduğunu fark ettim. Yine de hâlâ çok güzeldi. Söz konusu makarna olduğunda benim için her türlüsü kabule geçiyordu zaten. Keyifle yemeklerimizi yemeye devam ederken arada gözlerim, hâlâ Ufuk'la karşılaştığımız noktaya bakıyordu. Bir tesadüf yine bizi bir şekilde bir araya getiriyordu.
Umarım bu bölümü de sevmişsinizdir. Lütfen oylama verip yorum yapmayı unutmayın sizleri seviyorum. Kendinize iyi bakın. 🤍🦢🪽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARGO
Teen FictionKüçük ruhların, büyük hikâyesi. Selin tek hayali dünya üzerinde ki en iyi balerinlerden biri olmak ve juilliard'ı kazanmak olan genç bir konservatuar öğrencisidir. Dışarıdan bakıldığında oldukça, iyi ve rahat şartlara sahip olduğu bir hayatı yaşadığ...