15. Bölüm. En Güzel Koku

43 19 20
                                    

         'En güzel koku sevdiğine sarıldıktan sonra üzerine sinen kokudur'

Akşam yemeğine gideceği yere doğru ilerlerken garip davranışlı bir kadının sokak hayvanlarını ağa benzer bir torbayla yakalayıp arabasının içine attığını fark etti. Kadının telaşlı hareketleri ve hayvanların korkar gibi kaçmaları Mihail'i tedirgin etmişti. Kafasını sağa sola çevirip oflayan bir sesle "yaşından başından utanmıyor, hayvanlara eziyet ediyor'' diye söylenmeye başlamıştı.

Söylenme halinin yerini öfkeye doğru bıraktı, Burun delikleri daha fazla genişlemiş ve solukları daha fazlalaşmaya başlamıştı. Bütün sinir bağlantıları sinaps yapmaya başlamıştı ve limbik sistemindeki öfke kıvılcımları yavaş yavaş kendini hissettiriyordu. Bu öfke duygusu tırmanmaya hazırlanırken kadını hareketleri karşısında beyni bir an duraksama ihtiyacı hissetmişti. Çünkü anlamlandıramadığı bir his daha belirginleşmeye hazırlanıyordu.

Sinaps bağlantısı merkeze doğru ilerlerken aniden fren yapmış araba misali öfke merkezine doğru tırmanmaktan vazgeçip birden şaşkınlık merkezinde durmuştu. Şiddet görüntüsü olarak algıladığı olayda korteksi araya girip kadının şefkatli bir şekilde onları yakalamaya çalıştığını fark etmişti ve anında şaşkınlık belirtisi yüzüne yansıyıp ağzının ve gözlerinin dışarıya doğru açılmasına neden oldu.

İnsanoğlunun en mükemmel tarafı büyük ihtimalle duyumsamış olduğu duygu hallerinin anında yüz hatlarına yansımasıdır. İnsan beyninin yaşadığı olaylara göre kendini yanılttığını gözlemlediği anlara tanıklık ediyordu. Önce onlara eziyet ettiği sandığı bu garip giyimli kadının bütün hayvanlara değil de zayıf, çelimsiz ve hastalıklı hayvanları aldığını algılamaya başlamıştı.

Yanından geçen ve onu tanıdığını gösteren adam, "Bunları tedavi etmekle ne kadar sevap kazanıyorsunuz" dediğini duydu. O an insan duygularının bir anda nasıl saniyesinde kötüden iyiye doğru geçiş yaptığını görür gibiydi.

"Bir saniye önce bana cani gelen kadın, nasıl da şefkat abidesine döndü'' diye kendine konuşup kızmaya başlamıştı. ''Sende yanlış anlamaya yer arıyorsun, içindeki kötülük hemen su yüzüne çıktı'' diye kendini yerden yere vurmaya başladı. "İyi bir çocuk olsaydın ailen seni bırakıp gitmezdi" diye yüklenmeye devam etti.

Bir anda kafasına yukardan bir şey düşmüş gibi geriye çekilip, ''Hop kendine gel! Yine başladın kendini yerden yere vurmaya bir anlık yanlış görmen buna sebep oldu, başkalarına gösterdiğin şefkatin yarısını kendine göstersen ya" iç sesindeki öz şefkatli yanı nihayet duymaya başlamıştı.

İnsanın kendine karşı ne kadar acımasız olduğunu her an deneyimleyen biri olarak "Yok bu sefer olmaz, kendini sevmeyi öğrenmelisin Mihail! Sen kendini sevmezsen seni kimse sevmez" diye içindeki sesi değiştirmeyi başarmıştı.

Kendini sarar gibi bir hareket yaptığını karşısındaki çocuk ona tuhaf bir şekilde bakarken fark etmişti. Bu da utanıp kızarmasına neden olmuştu. Kendini kontrol edip üstünde toz varmış gibi gömleğini silkelemeye başlamıştı. İçten içe de bir gülümseme olayı yüzündeki mutluluk kaslarını hareket ettirmeyi başarmıştı.

"Hayvanların Melek Annesi'' diye hitap edilen kadın, onun tarafına doğru seslenip kendisinden yardım istiyordu. Yavru bir köpek, inşaat yapılan bir binanın çökmesiyle enkaz altında kalmış ve beton parçaları köpeğin ayaklarını ezmişti.

Kadının kendisine seslendiğini görünce, köpekleri sevmediğinden ve kıyafetlerini kirletmek istemediğinden yardım etmek istemedi ve sanki telefon gelmiş gibi telefonu kulağına götürüp konuşur gibi yaptı, bir yandan da göz ucuyla başkalarının yardıma gelip gelmediğini kontrol ediyordu.

YÜZ KAPILI SARAY (TAMAMLANMAK ÜZERE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin