Kıskaçlık denen dürtüyü her ne kadar bilinçsizce yapsak da bedenimiz ve beynimiz her duyguyu kaydedip bir davranış olarak dışarı yansıtır. Tıpkı denizin zaman zaman içindeki çer çöpü dışarı yansıtması gibidir.
Kıskançlık nükleer enerji gibidir. İyi yönde kullanılırsa hayat kurtarır. Kötü yönde kullanılırsa hem kendine hem de sevdiğine acı verir.( N. Tarhan)
Lena ve ekibi yine sabahtan yola koyulmuştu. Ares geleceğini söylemişti fakat ortalıkta görünmüyordu. İrma' nın beyni harekete geçmişti. Beyin çalışma sistemi olarak önce olumlu düşünürdü. Saniyeler içinde de olumsuza kayardı
'Nerede bu çocuk uyuya mı kaldı?" diye merak eden nöron elektrik gönderdi. "Daha tanıyalı ne oldu ki hemen sözüne güveniyorsun" diye olumsuz sinaps çok gecikmeden geldi. Kendisini teskin etmek için süperego hemen imdada yetişti. "Hemen hüküm verme. Belki başına kötü bir şey gelmiştir." Bu düşünce ona daha yakın geldi. Dün anlattıklarından yola çıkarak "belki de anlattıkları ile ilgili bir şeyler oldu." Bunları düşünürken yavaşlayıp arkada kaldığının farkında değildi.
Bu annesinin dikkatinden kaçmamıştı.'' Ne oldu Bitanem! Keyifsizsen bugün gelmeyebilirsin'' annesinin sesiyle takıldığı yerden gerçek dünyaya anında geçiş yaptı. "Yok anneciğim! Dün Ares kazıya katılacağını söylemişti. Gelmeyince merak ettim."
Annesi Ares'i merak ettiğine şaşırmıştı. Onunla konuşurken hazzetmediğini söylemişti. Şimdi bu çocuğu niye merak ediyordu. Yorum yapmak istemedi. "Geleceğim demişse gelir. Bazen istenmedik olaylarla karşılaşabiliyoruz." İrma "haklısın" deyip kafa salladı ama içindeki titreşimler "bu işte bir iş var" diyordu.
Ares ise tam çıkmaya hazırlanırken beklediği e-posta gelmişti. Bu hem şaşırmasına hem de daha tedirgin olmasına neden olmuştu. E-postada şunlar yazılıydı. Merhaba Ares yine Ben Sarah Autum. Dün sana bir grup kurduğumuzu yazmıştım. Hepimiz araştırmaya başladık. Soy ağaçlarımızdan yola çıkarak akrabalarımızı bulmaya çalıştık ve 8 kardeşin hepsi Tamara adlı bir kadında birleşti. Bugün ona sorduğumuzda kendisinin bu şekilde bir donör olayı yoktu."
Ares bunları okurken "ben ve Kentucky ne alaka" diye kafasından geçiriyordu. Kızın anlattıkları beyninde birçok elektrik ağının yanmasına neden olmuştu. Bağlantı kurmaya çalışan nöronlar sağa sola uçuşuyordu. Kendini ait olmadığı bir hikayenin içinde hissediyordu. Kendisiyle görüntülü bir arama yapıp yapamayacağını sorduğunda kız telefon numarasını verip kendisini aramıştı.
Karşısındaki kıza baktığında onun da kendisi gibi açık tenli ve sarışın biri olduğunu ve kendisini anımsattığını fark etmişti. Ama bu olayı henüz hazmetmediğinden beynindeki nöronlar "bu senin kardeşin olamaz" diye onu korumak adına onu teskin ediyorlardı.
Sarah henüz bazı şeyleri netleştiremedikleri için kesin bir şey söyleyemeyeceğini ama isterse bu kurdukları soy ağacı grubundan gelişmeleri takip edebileceğini söylüyordu. Çünkü hastane kayıtlarında olan bütün kayıtlara ulaşabilmeleri için yasal yola başvurmuşlardı. Kendisi ve bu internetteki kardeşlerinin doğum yaptığı yer Solomon adlı bir doktorda birleşiyordu. Kullanılan donör saklı tutulduğu için yasal yollara başvurmuşlardı. Ama kendilerine hiçbir dönüş yapılmamıştı.
"Bunun için internetten bir grup kurup soy ağacımın birleştiği bu Tamara adlı kadına soy ağacındaki kendi ailesine ait olan bütün soyadlarını yazmasını istedik. Ağırlıklı olarak bir soyadında birleşiyorduk. Bizde bu klinikteki bu soyadına kayıtlı listeye ulaştık ama elimizde net bir şey olmadığı için tek tek bu şekilde bu soyadında birleşen insanları aramaya başladık ama henüz donörle ilgili bir sonuca ulaşamadık ama bu sonuçlar Solomon da birleşiyor gibi duruyor. Yani babamız olma ihtimali yüksek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZ KAPILI SARAY (TAMAMLANMAK ÜZERE)
Teen FictionKitapta anlatılan her bir karakter yaşanmışlıkları olan içimizden biri. Bazı zamanlarda yolları sevdikleri ya da sevmedikleriyle birleşmiş ya da ayrılmış bu kitaba can vermişlerdir. Hepsi birer alem ve kendi gerçeklerini yansıtan farklı dünyaların...