7. Herkül mü? Ares mi?

95 42 238
                                    

                         Canavarı bir yerde aramaya gerek yok. 

                         Asıl canavar bizi devamlı yutan kendi korkularımızdır.


"Hayatımda böyle güzel bir çocuk görmedim, dedi teyzesi. Cümlesini bitirmemişti ki annesinin yastığın ucunda 2 yılanın kendilerine baktıklarını fark ettiler.

Teyze çığlık çığlığa ''yılanlar'' diye bağırıp dışarı fırlarken, doğumdan çıkmanın yorgunluğunu üzerinden atamamış annesi her olayda yaptığı gibi duygusuz tavrını takıp olduğu yerde donup kalmıştı.

Herkül diğer bebeklere hiç benzemiyordu. Doğduğu andan itibaren kulağına hayattaki kötülüklere tek başına karşı durması fısıldanmıştı. Henüz kundaklanmamış kollarını yukarıya kaldırıp 2 boğa yılanının boğazından tuttuğu gibi ikisinin de başlarını gövdelerinden ayırdı.

Babası teyzesinin çığlıklarını duyup içeri koştuğunda daha neler olduğunu anlayamadan cansız yılanların leşleri ile karşılaşmıştı. ''bunları kim öldürdü,'' diye etrafına baktığı esnada Herkül'ün kundağındaki ve ellerindeki kanı görmüştü ve böylelikle yılanları oğlunun öldürdüğünü anlamıştı.

Üstündeki şaşkınlığı atar atmaz bu şaşkınlığın yerini yavaş yavaş gurur dalgaları almaya başladı. "Yılanları Herkül'ün kanlı ellerinden alırken ''Babasının oğlu, doğduğu andan itibaren savaşçı'' diye yılanları sallaya sallaya yanındaki arkadaşlarına gösterdi.

Tiyatro sahnesinin bir benzeri durum yaşanıyordu ve bebek olan Herkül birdrn bire büyümüş ve yakışıklı bir delikanlı görüntüsü almıştı. Yosun yeşil gözleri, kumraldan bir ton koyu uzun saçları, 2 metreye yakın boyu ve geniş pazularıyla heybetli bir görüntüye sahipti.

Etrafına baktığında gözünün kamaşmasına neden olan çok parlak sarılıktan başka hiçbir şey göremiyordu. Gözlerini kısarak ileriye doğru baktığında bir çölün ortasında olduğunu fark eden Herkül, kulaklarını sağır edecek bir sesle birdenbire irkildi.

Gözlerini kısıp dikkatlice baktığında çok uzaklardan bir şeyin üzerine doğru koştuğunu fark etti. Ona doğru yaklaştıkça pençelerinin büyüklük ve parlaklıkları belirginleşmeye başlayan bir karaltının kendisine doğru ışık hızıyla geldiğini görünce Herkül'ün içine bir ürperti gelse de kaçmak yerine o tarafa doğru dönerek hayvanın yaklaşmasını biraz ürperse de belli etmemeye çalışıyordu.

Gelen karaltının aslan olduğunu fark edip ona doğru bir hamle alacakken bu hamlesinden vazgeçip olduğu yerde soluk almadan beklemeye başladı. O'nun kıpırdamadığını gören aslan da yanına kadar yaklaşıp hırlayarak etrafında dönüyordu.

Herkül'ün yüzüne kadar yaklaşıp ağzını açtı ve tam alev saçacakken ayaklarının altında kulakları sağır edecek kadar bir sesle altlarındaki toprak birdenbire aşağıya doğru çökmeye başladı. Ne olduğunu anlayamadan kendini bir boşluğun içinde aşağıya doğru düşerken gördü.

Nereye düştüğünü anlamaya çalışırken ellerinin altına bir şeyin geldiğini hissedip ona tutundu. Tutuğu şeyin ne olduğunu merak edip yukarıya baktığında bunun bir incir ağacı olduğunu fark etti.

Sessizliğin ortasında kemirme sesleri duymaya başladığında kafasını sesin geldiği yöne doğru kaldırdı. Bunlar 2 adet fareydi. Biri siyah diğeri beyaz olan iki farenin tutunmuş olduğu incir ağacının köklerini kemirdiklerini fark etti. Kemirme işlemini bitirirlerse kendini aşağıda görebilirdi.

Tam aşağıya bakıyorken "onlar düşüreceğine ben insem daha iyi olur" diye bir düşünce zihninden geçti. Fakat yukardan bir taş parçası "çalap" diye suyun içinde ses çıkarınca bu fikrinden anında vazgeçti.

YÜZ KAPILI SARAY (TAMAMLANMAK ÜZERE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin