YÜZ KAPILI SARAY (TAMAMLANMAK ÜZERE)

25. Bölüm- Ey Oksitosin! Sen Nelere Kadirsin.

"Birinin oksitosin ve dopamin seviyesini artırabilirsen o sana sonsuza kadar bağlanır"

İrma akşama doğru Püren'i ziyaret etmek için arkadaşlarıyla buluşacaktı. Gün boyu bedeniyle kazı ekibinin içinde olsa da beynindeki ve kalbindeki duyu hücreleri onu devamlı Püren'le ilgili anılara taşıyordu. Bu anıları taze tutmasında Almila ve Maya' nın da etkisi vardı. Tüm gün mesajlaşmışlardı.

Bu durumdan rahatsız olup her mesaj geldiğinde "yeter artık "diye beyninden olumsuz sinyaller geçen biri vardı. Kimdi bu? Tabii ki Savaş Tanrısı Ares. İrma nın devamlı telefonuyla ilgilenip onunla ilgilenmemesi onu gıcık etmişti. Onun gibi erişilmez biri kazıya gelmişken bu kıza ne oluyordu da onun dışında bir şeylerle ilgileniyordu. Narsist duyguları ayaktaydı. İçten içe onu yalnız bırakmıyorlardı. "Senin gibi yakışıklı ve herkesi peşinden koşturan biriyle nasıl ilgilenmez, bu kız kendini ne sanıyor," diye ara gaz veren nöron hücresine diğeri eşlik ediyor "salak işte, senin kıymetini bilemiyor" diye enerji akımını tamamlıyordu.

İrma Ares'in bu düşüncelerinden habersiz bir şekilde geçen ay Maya ve Almila ile beden dersi sonrası soyunma odasında yaşadıkları olayı hatırlamışlar, bu konuda mesajlaşıyorlardı. O gün saatlerce konuşup kendilerinden geçmişlerdi. Onları fark etmeyen görevlilerin kapıyı kilitleyip çıktığı anıları hipokampüs bilinçlerine taşımıştı.

İrma o anı yeniden yaşıyordu. Görüntüleme merkezinde tekrar kızlarla sohbet ediyorlardı. Aradan 4-5 saat geçtikten sonra çıkmak için kapıya yöneldiklerinde kapının kapalı olduğunu fark etmişlerdi. Aileleri merak etmese sabaha kadar da kalıp sohbete devam edebilirlerdi. Kadın beyninin azizliğine uğramışlardı. Genç kızların beyinleri hormon akımından dolayı farklı işlemeye başlamıştı bile. Kızlar birbirlerine sır verip, dedikodu yaparak aralarında özel bağlar kurmaktan her zaman zevk almışlardı. Kimseyle paylaşmadıkları ve kendilerine özgü kuralları olan klikleri vardı. Konuşmakla ilgili aktiviteler beyinlerindeki zevk alma merkezini aktive ettiğinden özellikle cinsellik ve romantik ilişkileri taşıyan sırları paylaştıklarında limbik sistem aşırı hareketlenip bütün beyin sistemini ele geçirdi. Bu azımsanacak kadar az da bir zevk alma değildi. Erkeklerin orgazm halinde yaşadıkları zevk alma durumunu onlar konuşarak da alıyorlardı. Çünkü konuşurken dopamin ve östrojen kimyasallarına maruz kalıp bütün ödül sistemi ayaklanırdı. Ödül sistemini harekete geçiren dopamin ve östrojen miktarı artınca oksitosin seviyesi de yükselip aralarında güçlü sosyal bağlar oluşturmaya başlamıştı.

Yaklaşık 2 yıldır içtikleri su ayrı gitmiyor denecek kadar birbirlerine yakındılar. Geçen yıla kadar Püren'de onların grubunun bir parçasıydı ama ailesi onu yurt dışına gönderdiğinden onlardan ayrılmıştı. Aradaki ayrılık acısını yaz tatillerinde devamlı görüşerek kapatıyorlardı ama bu Püren'i çok da tatmin etmiyordu. İntihar davranışının gerisinde de bu ayrılığın etkisi olabilirdi. Her ne kadar buraya geldiklerinde onlarla görüşüyor olsa da 2 kültür arasında sıkışıp kaldığından bazı şeyleri yaşamakta zorluk çekiyordu. Kızların yaşadıkları birçok şeyden eksik kaldığı içinde çoğu zaman tatminsizlik yaşıyordu. Onlar burada arkadaşlıklarına devam ederken o yurt dışında hiç kimseyle bağlantı kuramamıştı. Bu yüzdende kendini içkiye ve marihuanaya bırakmıştı. İçkiden kızların haberi vardı ama uyuşturucu kullandığını hiç kimseye söylememişti. Kızların konuşarak aldıkları zevkin yerine başka şeyler koymaya çalışmıştı. İçki ve uyuşturucu kullandığında ödül merkezindeki dopamin ve serotonin, oksitosin ayağa kalkıyordu. Son zamanlarda kızlarla konuşmak onu tatmin edemez olmuştu. Marihuana zevk seviyesindeki toleransı üst seviyeye çıkardığından daha büyük zevkler aramaya başlamıştı. Ama bunlardan kızların haberi yoktu. Çünkü kendini grubun dışında görmeye başlamıştı. Bu alışkanlığını da söyleyip kendini iyice dışlanmış hissetmek istemiyordu. Ama bu belaya çoktan bağlanmıştı Kolay kolayda kopamıyordu.