Beş

214 36 74
                                    

Yoongi'nin bedeninde sayısız ağrılar dolaşıyordu. Askeriyeye geldiği günden beri fiziksel zarar veriyor ve alıyordu. Eğitimler gün geçtikçe ağırlaşıyor gibiydi. Yetersiz beslenen bedeninin buna daha ne kadar dayanabileceğini bilmiyordu. Zayıflamıştı. Göz altları çökmüş, uykusunu da alamadığından dolayı morarmıştı. Koğuş arkadaşları onun için endişeli olduklarından yemeklerini paylaşmak istese de Yoongi onları inatla reddediyordu. Hepsi aynı eğitimi alıyordu, onların enerjilerinden çalmak istemiyordu. Son günlerde revire çokça gidip ağrı kesici istemişti. Geçmiş yıllarda kırılan omzu eğitimlerle yeniden kırılmış gibi acıyor, ona zor zamanlar yaşatıyordu. Yine de Yoongi sabırlıydı. Ağrısını dile getirmiyor, kendi başına halletmeye çalışıyordu.

Akşam yemeği zamanı her zamanki masalarında oturuyor, koğuş arkadaşlarının konuşmalarını dinliyordu. İlgisini çeken bir şey olmadığından sessizce yemeğine odaklıydı. Seokjin'in sesiyle belli etmese de dikkatle dinlemeye başladı.

"Geçen sene komutan Taehyung'un bir askerle ilişki dedikodusu çıkmış. Duyduğuma göre çarşı izninde o askerle geziyor, akşam yemeğinden sonra vakit geçiriyormuş."

Yoongi'nin homoseksüellikle bir sorunu yoktu. Kimin elinin kimin cebinde olduğuyla ilgilenmiyordu. Homoseksüelliğin hapishanede olduğu gibi askeriyede de yaygın olduğunu biliyordu.  Bir yerde uzun zaman geçirirseniz o şartlara göre evrilirdiniz ona göre. Askerlerinin çoğunun koğuş arkadaşlarıyla ilişki kurup görevleri bittiğinde sevgililerine döndüklerini duymuştu. Ya da hapishanede mahkumların eşleri olmasına rağmen diğer mahkumlarla fayda alabilecekleri bir arkadaşlık kurduklarına şahit olmuştu. Ancak tüm bunların gizli yapıldığını da biliyordu. Uygunsuz karşılandığından böyle bir dedikodunun çıkması çok şeye mâl olabilirdi.

Masadaki diğer bedenlerden şaşkın nidalar yükselmişti. Muhtemelen Komutan Taehyung gibi birinin kendinden düşük rütbede biriyle ilişki kurmasını beklemiyorlardı.

"Hyung kimmiş peki? Ne olmuş o askere?"

Hoseok merakla sormuştu.

"Kim olduğunu bilmiyorum. Geçen sene komutan çatışma için sınıra gittiğinde o asker bir gecede kaybolmuş. Komutan döndüğünde çok sinirliymiş ama kimse aralarında nasıl bir ilişki olduğunu bilmiyor."

Seokjin cevaplar cevaplamaz Yoongi araya girdi.

"Komutan ibne miymiş yani?"

Seokjin onun söyledikleriyle yüzünü buruşturdu.

"Çoğumuz ibneyiz burada Yoongi."

Yoongi sırıttı. Onlar kendi aralarında sohbete devam ederken düşüncelerine dalmıştı. Komutanın eşcinsel dedikodularının çıkmasını kullanabilirdi. Doğru olmasa da itibarını zedelemeye yeterliydi.

***

Yemekten sonra sigara içmek için bahçeye çıkmıştı. Omzu içtiği birkaç ağrı kesiciye rağmen dehşet ağrıyordu. Yüzünü acıyla buruşturarak oturduğu banka yaslandı. Kolu kopsa daha az acırdı, diye düşünüyordu. Cılız bir ışığın aydınlattığı karanlık bahçeyi izlerken postalların sesini duydu. Sesin sahibi yanına oturmuştu. Cebinden çıkarttığı sigarayı yakmıştı. Yoongi gözlerini sakince dumanı üfleyen bedene çevirdi. Komutan bahçede başka bank yokmuş gibi yanına oturmuştu. Kavga edecek hali olmadığından bir şey söylememeyi seçti.

"Geçen dövdüğün asker senin için şikayet dilekçesi yazmış."

Yoongi kaşlarını çattı. O gün dövdüğünden fazla dayak yemişti. Cevap vermeyip düz bir ifadeyle komutana bakmayı sürdürdü.

"Onu öldürmeye teşebbüs ettiğini iddia etmiş. Birkaç askeri de şahit olarak yanına almış."

Yoongi omuz silkti. O şerefsizin ne yaptığını umursamıyordu. Komutan ona konuşmasını bekler bir şekilde baktığında cevapladı:

DIE4ME | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin