Tw: +18 sahneler bulunmaktadır. Smut değil. Uyuşturucu uyarısı! Rahatsız edici unsurlar içerdiğinden *** la işaretlediğim kısma kadar olan yeri okumadan geçebilirsiniz.
01.12
Yoongi, boş gününün tadını çıkarıyordu. Havalar ısınmıştı, bahar gelmişti. Askerliğe de artık alışmıştı. Komutan Taehyung ona eskisi kadar sık bulaşmıyordu. Ara sıra bir dal sigara uzatıyor, fazla sohbet etmeden Yoongi ile birlikte sigarasını içiyordu. Yoongi, onun neden bu kadar sessiz olduğunu anlamıyordu. Yine de çok umursamamayı tercih ediyordu.
Bazı askerler bahçede oturup sohbet ederken, Yoongi ve Taehyung bankta olabildiğince uzak oturuyor, sigara içiyorlardı. İkisi de tek kelime etmeden etrafı izliyordu.
"Komutanım! Girişte bir adam var Min Yoongi diye bağırıyor."
Yoongi ismini duymasıyla Komutan Taehyung'a seslenen askere döndü. Komutanın kaşları çatılmıştı. Komutan, adamı içeri almalarını söyledi.
"Min Yoongi denen şerefsiz nerede?!"
Kırk yaşlarında bir adam, öfkeden köpürür bir halde avluda yürüyor, Taehyung ve Yoongi'nin oturduğu banka yaklaşıyordu. Yoongi ayağa kalkarak anlamaz gözlerle adama baktı, adamı tanımıyordu.
"O piç sensin değil mi? Oğlumu öldürdün sen benim!"
Komutan Taehyung da ayağa kalkıp ikiliyi izledi.
"Daha gençliğinin baharındaydı oğlum! Senin gibi bir orospu çocuğu onu öldürsün diye mi büyüttüm ben onu!"
Yoongi, adamın kim olduğunu anladığında kan beynine sıçramıştı. Tüm vücudu titremeye başlamış, nefesleri hızlanmıştı. Başı dönüyordu, midesi bulanıyordu, onu hatırlamak iyi gelmiyordu.
Komutan Taehyung, Yoongi'nin bu halini fark ettiğinde çok geçti.
"Beyefendi! Burası özel mülkiyet buraya gelip böyle konuşamazsınız! Atın bunu dışarı!"
Askerler komutanlarından aldığı emirle adamı iki kolundan yakalayıp çekiştirmeye başlamıştı ancak adam bağırmaya devam ediyordu.
"Yazık sana Min Yoongi,
"Sonuçta tüm bunları oğlum seni sokak ortasında sikti diye yaptın."
Kim Taehyung, ilk defa Min Yoongi'nin ağladığını gördü.
Tw: rahatsız edici, uyuşturucu,+18 sahneler içerebilir. Lütfen rahatsız olacaksanız bu kısmı atlayın.
***
Bir perşembe günüydü. Kasım ayının son günündeydik. Dersten yeni çıkmıştım. Derslerimin olduğu binadan ayrılıp hazırlık derslerinin olduğu binaya doğru ilerledim. Oradaki bahçe daha büyük olduğundan arkadaşlarımla orada oturmaya karar vermiştik. Henüz yeni tanıştığım insanlardı. Çok sosyal birisi olmasam da yeni insanlarla tanışıp vakit geçirmeyi severdim. Özellikle bir hafta önce en yakın arkadaşımın saçma bir sebeple arkadaşlığımızı bitirmesinden sonra yalnız kalmamak için her yolu deniyordum. Yalnız kaldığımda kötü hissediyordum, kendime zarar verecek kadar acı çekiyordum. Beni bırakma sebebi baştan sona saçmaydı. Her zaman iyi anlaşamıyorduk, sık sık kavga ediyorduk. Ama o hayatımda kendimi her anlamda açtığım tek kişiydi ve ona çok değer veriyordum. Gitmesine izin veremezdim. Gitmemesi için gururumu ayaklar altına almak dahil her şeyi denemiştim ancak onu durduramamıştım. Ağlamak onu geri getirmiyordu, beni daha iyi hissettirmiyordu. Kafamı dağıtmam gerekiyordu.
Düşüncelerim içindeyken çoktan bahçeye varmıştım. Bir çardakta oturan arkadaşlarımın yanına ilerledim. Pek tanımıyordum ama konuştukları zaman en azından kafam bir süreliğine dağılıyordu. Bir şeyler içip sohbet ediyorduk. Telefonuma gelen bildirim ile cebimdeki telefonu çıkarttım. Yeni indirdiğim arkadaşlık uygulamasından bir mesaj gelmişti. Arkadaşlık uygulamalarını saçma bulsam da o kadar bunalmıştım ki her yolu deniyordum. Karşımdaki benim yaşımda bir erkekti. Bugün buluşmayı teklif etmişti. Aslında yapacak bir şeyim yoktu. Arkadaşlarımın yanından ayrıldıktan sonra yurda gidecektim. Ne olabilirdi ki? Sadece bir şeyler içip sohbet edeceğiz sonra yurda gideceğim. Teklifini kabul ettikten bir süre sonra arkadaşlarımın yanından ayrıldım. Bana nereye gittiğimi sormuşlardı. Söylediğimde ise dikkatli olmamla ilgili bir sürü azar yemiştim. Buluşacağımız yere gitmek için metroyu kullanmaya karar verdim. Hava henüz yeni kararıyordu. Durup birkaç fotoğraf çekmiştim. Gün batımını severdim. Kulağımda kulaklıklar, elimde sigaram, şehir merkezinin kalabalık bir sokağına ilerliyordum. Daha önce onu görmediğim için nasıl bulacağımı bilmiyordum ama en azından numarası vardı. Biraz daha yürüdüğümde buluşma noktamıza varmıştım. Karşımdaydı şimdi, esmer tenli siyah saçlı benimle aynı boydaydı. Konuşma şeklini sevmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIE4ME | Taegi
FanfictionHapishanedeki seri katil Min Yoongi, devletin yeni çıkardığı bir yasa yüzünden kendini bir anda askerde bulur. Durumdan hiç memnun olmayan bir kişi daha vardır: Komutan Kim Taehyung.