Sabah içtiması için erkenden uyanan bedenler hazırlanıyor, geç kalmamak için büyük bir çaba sarf ediyorlardı. Kamuflajlarını giyerken birbirleriyle sohbet ediyorlardı. Yoongi koğuşta değildi. Komutan Taehyung'un dün akşam onu çağırması ile gitmiş ve geri dönmemişti. Arkadaşları onu merak etse de sorabilecekleri kimse yoktu, gelmesini beklemek zorundaydılar. Neyse ki çok geçmeden kapı açıldı ve içeri Yoongi girdi. Titreyen beden hızlı adımlarla yatağına gidip oturdu. Yorganını omuzlarına almış yeri izliyordu. Beyaz teni hala kızarıktı. Arkadaşları onun bu haline anlam veremedi. Hoseok ve Jimin kendi yorganlarını alıp Yoongi'nin bedenine sarmıştı. Hoseok ona endişeli gözlerle bakıp sordu:
"Neredeydin? Bu halin ne? Komutan seni neden çağırmış?"
Yoongi titreyen çenesini kontrol etmeye çalışarak zor olsa da cevapladı.
"Çatıdaydım. Bayrak direği kırılmış, komutan beni direk yaptı."
Herkes o kadar şaşırmıştı ki odada birkaç saniyeliğine sessizlik hüküm sürdü. Hoseok sitemle bağırdı:
"Nasıl bu kadar acımasız olabilir ya?!"
Hoseok sinirle koğuşta volta atıyor, ne yapabileceğini düşünüyordu. Jimin ve Jungkook, Yoongi'ye iyi olup olmadığını soruyor, onu daha fazla sararak ısıtmaya çalışıyorlardı. Seokjin, Hoseok'a yaklaşıp omuzlarından tutarak onu durdurdu.
"Böyle yaparak Yoongi'ye yardımcı olmuyorsun Hoseok! Onu en kısa sürede ısıtmanın yolunu bulmalıyız."
Hoseok neden uyarıldığını anlamıyordu, tek endişelenenin kendisi olduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Koca askeriye de ona karşı çıkabilen sadece Yoongi olduğu için soğukta ölüme bırakmış onu! Neymiş sikik bir bayrağın sikik bir direği kırılmış Yoongi de direk olacakmış! Buna inanıyor musunuz gerçekten?!"
Seokjin de ona hararetle cevap verdiğinde ikili tartışmaya başlamıştı.
Yoongi bir türlü ısınamıyordu. Titremesi azalsa da tüm kasları donmuş gibiydi. Onu sürekli bir şeylere saran Jimin ve Jungkook'u durdurup yeterli olduğunu söylemişti. Uzun vadede yorganlar işe yarayabilirdi ama Yoongi'nin acilen ısınması lazımdı. Yine de arkadaşlarına iyi hissetmediğini belli etmek istemedi. Seokjin ve Hoseok hala tartışıyordu. Yoongi dikkati üzerine çekmek için boğazını temizledi.
"Hoseok! Seokjin! Ben iyiyim. Isındım da. İçtimaya geç kalacaksınız gidin artık."
Hep bir ağızdan onu reddetseler de Yoongi ısrarcı tavrıyla onları göndermişti. Sonunda koğuş boşaldığında yatağına uzanıp gözlerini kapattı. Çok üşüyordu. Çok yorgun hissediyordu. Karnı da açtı.
***
Komutan Taehyung o gün sabah içtimasına birkaç dakika gecikmişti. Bu Yoongi'nin yanından dönen bedenlerin yakalanmadan sıraya geçmesine olanak sağlamıştı. Herkesi sayarken bir eksik çıkmasıyla kaşlarını çattı. Yoongi'nin yokluğunu yeni fark etmişti. Onu sabah olduğunda bizzat kendisi koğuşuna yollamıştı. Yoongi'nin pek iyi olmadığının farkındaydı ancak kısa sürede ısınıp içtimaya çıkacağını düşünmüştü. Koğuş arkadaşlarına sormak istese de dikkatleri üzerine çekmek istemedi. Burada ufak bir şeyden bile dedikodu yayılacağını biliyordu. Bu yüzden rutin olarak askerlerini toplayıp eğitim alanına götürdü.
Geçen bir buçuk saatin ardından komutan Taehyung askerlerine mola vermelerini söylemişti. Kendisi içini saran endişeye anlam veremeyerek yatakhaneye ilerledi. Eğitim zamanında kimsenin içeri girmeyeceğini bildiğinden rahattı. Yoongi'nin koğuşuna girdi. Odaya bir göz atıp yatağında uzanan bedene ilerledi. Kat kat yorgana sarılmış, küçülmüştü. Taehyung yaklaştığında onun titrediğini ve terlediğini fark etmişti. Hafifçe eğilip onu süzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIE4ME | Taegi
FanfictionHapishanedeki seri katil Min Yoongi, devletin yeni çıkardığı bir yasa yüzünden kendini bir anda askerde bulur. Durumdan hiç memnun olmayan bir kişi daha vardır: Komutan Kim Taehyung.