Yedi

227 31 52
                                    

Askerler zırhlı aracın içinde sınıra ilerliyordu. Komutanların emriyle askeriyedeki tüm erler yarım gün gibi kısa bir sürede hazırlanıp yola çıkmışlardı. Yoongi endişeli hissediyordu. Komutanla yaşadığı trajik sahneden sonra gelen emirle birlikte yemek bile yemeden kendini araçta bulmuştu. Kamuflajını tam giymiş, elinde tüfeğiyle rahatsız bir pozisyonda oturuyordu. Onunla birlikte araçta olan tüm askerler aynıydı. Olası bir saldırı durumunda kendilerini savunabilmek için silahlarını üzerlerinde taşıyorlardı. Arkadaşları da Yoongi gibi endişeli hissediyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Bu durumdan sıkılan Hoseok mırıldandı:

"Şansımızı sikeyim askere geleli bir ay oldu savaş çıktı."

Yanında oturan Seokjin onu duymuştu.

"Umarım komutan Namjoon'a bir şey olmaz."

Hoseok onun bu sözlerine sinirlenerek cevapladı:

" Savaşa gidiyoruz Seokjin! Biz de ölebiliriz farkındaysan. Sen hala komutan Namjoon diyorsun."

Jimin araya girdi:

"Bence bu kadar karamsar olma hyung, sınıra yapılan bir uyarı saldırısı da olabilir."

Jungkook onun sözleri üzerine yükseldi.

"Aynen Jimin uyarı saldırısı için askerlerin tamamını sınıra götürüyorlar."

Jimin de ona cevap verdiğinde ikili bir tartışma içerisine girmişti. Yoongi, Hoseok ve Seokjin üçlüsü bir süre onları dinledi. Jimin ve Jungkook ikilisi sık sık tartışıyordu. Herkes onların bu hallerine alışmıştı. Tartışmaları uzayıp başka konulara saptığında Yoongi odağını onlardan çekmişti. İçindeki kötü hisse anlam veremiyordu. Midesi bulanıyordu.

"Yoongi."

Hoseok'un sesiyle bakışlarını ona çevirdi.

"İyi misin?"

Yoongi onaylar anlamda başını salladı.

"Araba tuttu herhalde."

Hoseok onu onayladı. Bir süre sessizce bekledikten sonra konuştu.

"Ben korkuyorum."

Yoongi anlamaz gözlerle baktı.

"Neden?"

"Savaştan, esir düşmekten, ölmekten. Ölüme gidiyoruz."

Yoongi onun bu duygularını anlayabiliyordu. Kendisinin son isteyeceği şeyler bunlar olurdu. Bir noktada ölüme gittiklerini biliyordu. Belki de içindeki kötü hissin sebebi buydu.

"Hapishanedeyken seninle takılırsam bana bir şey olmayacağını biliyordum ancak burası öyle değil."

Hoseok tekrar konuştuğunda içindeki boşluğun büyüdüğünü hissetti Yoongi. Sanki boşluk büyüyor ve onu da içine çekiyordu. Yanındaki adamın geçirdikleri kısa sürede ona güvenmesini garip bulsa da iyi hissettirmişti.

"Eve dönmek istiyorum. Askeriyeye ya da hapishaneye değil. Güvende hissetmek istiyorum."

Yoongi onun sözleriyle düşüncelere daldı. Düşünceleri dipsiz bir kuyu gibiydi, hep düşüyordu ama asla sonuca ulaşamıyordu. Bir yere ev demeyeli ne kadar olmuştu? Ailesinin evinden gittikten sonra hiç eve gidiyorum, dememişti. En son ne zaman bir şeyler hissettiğini hatırlamıyordu bile. Artık hayatı sadece öldürdüğü adamlardan ibaret olmuştu. Yoongi'nin hayatında kendi duygularına bile yer yoktu.

"Hyung seninle konuşmayı seviyorum çünkü cevap vermesen bile dinliyorsun."

***
Uzun yolculuk sonrası sınıra varmışlardı. Komutanlar kendi aralarında stratejik toplantılar yaparken askerler çadır kuruyor, eşyalarını yerleştiriyordu. Büyük bir toprak alana büyük çadırlar kurulmuştu. Askerler ve komutanlar nöbetleşe çadırda uyuyacaktı. Yoongi, Jimin ve Hoseok bu gece nöbet tutacak askerlerdendi. Gerekli eşyalarını alarak görevlerini yapacakları yere gittiler. Yerde kollarının üzerinde uzanıyor, her an saldırıya hazır bekliyorlardı. Yoongi'nin mide bulantısı devam ediyordu. Bir şeyler yese de geçmemişti. Araçta Hoseok'la yaptığı konuşma hala içinde bir yerlere dokunuyordu. İnsanların ona duygusal bir tek söz bile söylemesinin üzerinden uzun bir zaman geçmişti. Yoongi duygu içeren her şeyde kendini çok yeni hissediyordu. Ne yapacağını bilemediğinden tepki veremiyordu. Bağ kurmak istese de nasıl yapacağını bilmiyordu.

DIE4ME | TaegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin