Belki okuyup kitaba şans verenler vardır onlara burdan selam olsun
İyi okumalar 🦋💙
+++++Ayaz benimle konuşmak istiyorsa konuşacaktım. Bunu Ebru'ya da söyledikten sonra onu odasına gönderdim. Yağız'ı da uyuttuktan sonra odama çıktım. Yağız'ı yanıma almış, güzelce örtmüştüm. O yanımda uyurken bende derin düşüncelere dalmıştım.
Annemlerin Yağız ve Ebru için bana bağırmamaları, gitmelerine izin verip kaç gündür sesleri solukları çıkmaması. Acaba hepsi bir tuzak mıydı? Yani acaba Yağız'ı bir oyuncak arabayla, Ebru'yu da telefonunu geri vermek şartıyla casus olarak göndermiş olabilir mi? Sanmam. Ebru beni satmaz, satamaz. Yağız zaten iki araba dersem benim tarafıma geçebilir, o yüzden farklı planları vardır elbet annemin. Acaba bir gün buraya adamlarını normal bir hayırsever gibi gönderip Yağız ve Ebru'yu mu kaçıracaktı. Ya da okuldayken onlar alıp götürecek miydi? Onlar olmadan ben nasıl yapardım? Kesinlikle yıkılırdım. Ya onları benden almaya çalışırsa? O zaman biterdim işte. Ben abla olarak tek görevini, onları korumayı yapamamış biri olurdum.
Düşüncelerim beni boğarken uyku tutmadığı için direkt Acar'ın odasına bodoslama girdim. Yatağında yatıp telefonla oynayan Acar'ın üstüne ayı gibi çullanınca, o da haliyle kafasını duvara vurdu ama benim kafamı vurmamı engelledi. Ayrıca cam da açıktı ve az daha uçuyordum. Neyse ki Acar belimden yakalamış, kuşlar gibi uçmama engel olmuştu. Yoksa bana kuş oldum uçtum gökyüzüne şarkısıyla edit yapılabilirdi.
"Oha ayı! Ne yapıyorsun?"
"Ayı falan kırıldım, haberin olsun."
"Ne yapayım? Üstüme bir camış atlamış. İyi ki atlamışsın falan mı diyeyim."
"Camış mı?! Olum keserim lan seni."
Bir daha üstüne atlamıştım o sırada seslere gelmiş olduğunu düşündüğüm Kuzey, odaya girdi ve "Noluyor lan?! bu gürültü de ne-" derken bize bakmış ve "Siz devam edin, ben burda yokmuşum gibi." dedi ve telefonundan kamerasını açtı. Kavgamızı yanlış anlamış hayvan. Uykulu gibiydi, sonradan aklı başına gelmiş olacak ki öküz gibi bağırdı. "LAN OHA! AİLE VAR AİLE. BARİ BENİM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE YAPMAYIN SAPIKLAR." diye bağırdı.
"Ya sende bir dur. Başak, üstüme kene gibi atladı. Düşündüğün şey yok ortada."
"Neyse Acar yürü, bana ve kendine kahve yap."
"Yaa bende istiyorum."
"Tamam, bir de Kuzey'e yap kahve."
"NE? BİRİ GECE KAHVESİ Mİ DEDİ? BAYILIRIM."
"Oha Sema, sen nerden çıktın? Yağız'ı uyandıracaksın sessiz ol. Acar, sende artık 4 kahve yap hadi."
"Ya böyle işin anasını avradını ya! Niye ben yapıyorum?"
"Şerefsiz, sana dedikodu anlatacağım. Bunlara değil."
"Haa, dedikodu dedin bir yakınlaştık. Ee çekirdek kola yapalım o zaman."
"Var mı ki?"
"Olmaz olur mu hiç."
Çekirdeği ve kolayı getirdi ve yere oturduk. Gören dilenci sanardı. O şekildeydik yani. Hatta bi' ara kalktım, 3 lira getirdim. Hepsinin önüne birer lira koydum.
Bana deli görmüş gibi bakarlarken, konuşmaya giriştim. "Ne yani, siz olsanız yerde oturan dilencilere para vermez misiniz?" Göz devirip önlerine döndüler.
Onlarla eğleniyordum. Egoist değildiler, kendilerinden başkalarını da düşünüp empati yapabiliyordular, beni dışlayıp zorbalık yapmıyordular ve daha niceleri... Onları çok seviyordum. Onlar sayesinde daha doğrusu onlarla takılmam, arkadaş olmam sayesinde daha az zorbalık görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK YÜREK İSTER
Teen FictionBaşak, kendi okulunda zorbalığa uğrayan bir kızdır. Ailesiyle de arası iyi olmayan Başak, zorbalık gördüğünü kimseye anlatamaz. Başak okula başladığı ilk günden beri hep zorbalık görür ama yine okul değiştirmek istemediği için ailesiyle konuşamaz. O...