Yeni bölümü umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarda buluşalım.
Sonraki bölümde görüşmek üzere.
İyi okumalar.
-
MAYIN TARLASI
12.BÖLÜM: ÖLÜ TOPRAK ÇİÇEĞİ
♧
Gözlerimi araladığımda ilk baktığım şey, yastığımın kıvrılmış ucu oldu. Gözlerimi kırpıştırıp hafifçe hareketlendiğimde başımda bir ağrı olduğunu fark ettim ancak dayanılmayacak kadar kötü bir ağrı değildi. Boştaki elimle gözlerimi kaşıyıp derin bir nefes aldım ve sırtüstü dönüp tavana bakınmaya başladım.
Dün gece hakkında bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Yastığın altındaki elimi çekip ellerimi tekrar gözlerime bastırdım. Görüntüler aklıma yeni yeni düşmeye başlıyordu.
Akşam kızlarla bir mekâna gitmiştik. Birkaç şey içmiştim, sarhoş olmanın eşiğinideydim ve...
Kaan.
Gözlerimi açtım. Bir süre gözlerimi tavandan ayırmadım, beni evime getirip makyajımı temizlediği, daha sonra hiçbir şey demeden beni kendi elleriyle yatağa yatırdığı, ısrarlarıma rağmen kalmayıp odadan çıkışı geldi aklıma. Unutmamak için neler dilediğimi hatırlamıyordum ama unutmamıştım ve bu da yüzümdeki gülümsemenin en büyük sebeplerinden biriydi.
Derin bir nefes daha aldım ve esneyip doğruldum. Şu anda mutluluğumu tarif etmek zordu.
Üzerimde dünkü elbise vardı, ceketimi Kaan çıkarmıştı. Saçlarımı toparlayıp çantamı bulmak için etrafa baktığımda masada olduğunu gördüm. Yavaşça ayaklanıp çantanın içindeki telefonu çıkardım ve saate baktım.
Saat 11'e geliyordu.
Telefonumu şarja takıp hiç oyalanmadan kendimi duşa attım. Soğuk suyla hem dünün sersemliğini atmaya hem de biraz olsun uykumu açmaya çalışıyordum. Tüm işim bittiğinde çıkmak istemedim, kafamı hafifçe geriye yatırıp bir süre soğuk suyun akıp gidişine odaklandım, sonra lavabonun önüne baktığımda tekrar gülümsemeye başladım.
Elleri yumruk atmaktan yaralar içinde olsa da dokunuşu acıtmıyordu, hatta o kadar hafifti ki sanki bulutlara değiyor gibi hissediyordum. Makyajımı çıkartmak için pamukla yüzümü silerken bile acıyacağını düşündüğü için bastırmaktan çekinmişti, önüme gelen saçları geriye atarken ya da beni kucağına alıp yatağa taşırken dokunuşu, gerçek olamayacak kadar narindi. Buna anlam veremiyordum, onu en vahşi haliyle görmüştüm ancak asıl olan dokunuşu yumrukları değildi.
Yüzüme gelen suyu geriye attım ve saçlarımı son kez yıkayıp çıktım. Bornozuma sarılıp yavaş adımlarla odama döndüm ve yatağa oturup telefonumu aldım. Kaan, günaydın mesajı atmıştı.
Mesajla cevap vermek yerine onu aradım ve yutkunup telefonu kulağıma yasladım. Dün onlarca kez özür dilesem de ayık kafayla bir özrü kesinlikle hak etmişti. Telefonu kısa bir sürede açtı, "Günaydın," dediğinde hafifçe güldüm. "Uyanabilmişsin."
"Uyandım," dedim. "Güzel uyuyunca uyanmak zor olmuyor."
"Yine de biraz daha uyursun diye düşünmüştüm."
Kafamı kucağıma eğdim ve tekrar güldüm. "Dün gece için teşekkürler," diye mırıldandım. "Ve düne rağmen telefonumu bu şekilde açtığın için de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAYIN TARLASI
Teen FictionDefne, arkadaşının vücudunda gördüğü yaralardan dolayı endişelenmeye başlar ve bu yaraların nedenini öğrenmek ister. İstanbul'un ışıklı caddelerinin arka sokaklarında, bambaşka bir dünyanın varlığından habersizdir. Arkadaşının ise bu dünyanın bir pa...