❝ᴋᴀʀᴅᴇşɪɴɪ ᴋᴜʀᴛᴀʀᴍᴀᴋ ɪçɪɴ ᴄᴇʜᴇɴɴᴇᴍɪɴ ᴋᴀᴘıʟᴀʀıɴı ᴀʀᴀʟᴀʏᴀᴄᴀᴋꜱıɴ... ᴘᴇᴋɪ, ᴏʀᴀᴅᴀɴ ꜱᴀğ çıᴋᴀʙɪʟɪʀ ᴍɪꜱɪɴ?❝❞
Yıl 2028. Devlet yok, adalet yok. Sokaklarda kanunları çeteler yazıyor. Ve en korkulanı: MARA Çetesi. Ejderha simgesi taşıyan bu karanlık güç, genç...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Melekler barış ister, şeytanlar savaş ister! Akıllı adamım huzuru yaratmak isterim; aptal adam gürültü ve yıkım ister!
•
Geceler kara tren, geceler Yüklüyor bana seni, geceler Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor
Kollarım seni ister Geceler yine seni Ne baharın tadı var, ne de yazın sevgili Bir demlik günüm var, ömrüm de geçiyor
Nazan Öncel- Geceler Kara Tren
**
▪️23.BÖLÜM: Kalan İzler ve Özlem▪️
23.12.2028
Yaşanmışlıklar vardı aslında; hayır, en çok yaşanmamışlıklar vardı. Geçmiş bize ne kadar "Her şeyi yaşadın, yaşamadığın bir şey kalmadı" dese de, aslında o kadar şey yaşamadık ki...
Aşklar, mutluluklar, üzüntüler ve heyecanlar bunları her zaman ertelemiştik. Belki de ben çok fazla ertelemiştim. Sonsuza kadar yaşayacağımı düşünmüştüm, belki de daha fazlasıydı.
Kendimi her zaman ablama adamıştım, onu tekrar ailemize kazandırmak için her şeyi yapmıştım. Ablamın Rusya'ya satıldığına o kadar emindim ki, kafamdaki bütün soruları sanki cevaplamış gibi olmuştum.
Asrın Güngöz, ablam şu an yirmi üç yaşında olan canım ablam. Kiminle ya da kimlerle? İçinde kurtulma umudu kalmış mıydı? Ya da bizi özlüyor muydu? Bizleri unutmuş muydu? Sorular ve daha çok sorular, hangisinin cevabını nasıl bulacağımı bilmiyordum.
Yaşamımı buna adadım, sadece ve sadece onu bulmaya. Ablam gerçekten Rusya'da mıydı? Gerçekleri öğrenmem gerekiyordu. Kafamdan geçirmemek istediğim o soru kafama dank diye vurmuştu.
Benim ablam, canım ablam öldürülmüş müydü? Gözümden bir damla yaş aktı ve beyaz yastığımla buluştu. Bıraktığı ıslaklığı elimle yavaşça sildim, sonra ayaklarımı yataktan sarkıttım ve sallamaya başladım. Düşüncelerim kafamın içinde beni bitirmek için hazır ol da bekliyordu.
Zaman hızlı geçiyordu, hiç istemediğim kadar hızlıydı, hem de su gibi akan zaman beni içine çekmişti ve şimdi satılacağımız haftadaydık; hayır, sadece iki gün kalmıştı. Beni nelerin beklediğini bilmiyordum, ama bildiğim tek bir şey vardı: Burayı yakıp yıkmaktı. Yapacaktım bunu, yapmak zorundaydım. Benden ablamı çalan bu yer hâlâ ayakta duramazdı.
Karanlık odada gözlerim gezindi, kızlar uyuyordu. Tek ayakta olan sadece bendim. Birazdan ışıklar yanardı. Odada bir tane bile pencere olmadığı için saatin kaç sularında olduğunu bilmiyordum. Gözlerim yeniden kızları buldu. Başlarına nelerin geleceğini hiç ama hiç tahmin bile edemiyordum. Kendi başıma ne geleceğini bilmiyordum, onlarınkini nasıl bilebilirdim ki?