Meraklar giderilsin diye atılmış kısaaacııık bir bölümdür.
Hıçkırdığımda dudağıma dişimi bastırdım. Eliyle çenemi tutup baş parmağıyla alt dudağımı dişlerimin arasından kurtardı. Ve bana biraz daha yaklaştı.
"Isırma dudaklarını, küçük." Fısıldıyordu. Ortam bir sıcak mı olmuştu? "Cevap ver bakalım bana."
"Şey." Kaşlarını kaldırıp basını çok hafifçe olumlu anlamda salladı, devam et der gibi. "Geçen gün, yani bana kızdığın gün."
"Hıhımm." dedi.
"O gün Tuna'yla ders çalışıyorduk."dediğimde çenemi okşamaya devam etti. "Ve işte o gün," baş parmağı alt dudağıma ufak ufak baskı uyguluyordu.
Sen böyle yaparsan ben konuşamam ki! Ben heyecandan bayılırım!
"Evet, Gazel. İşte o gün, ne dedin bakalım ona." dedi.
"O moralim bozulduğu için ne olduğunu sordu, ben de-" diğer eli saçımı nazikçe geriye attı. Derince yutkundum. "Ve ben de ona bir arkadaşım olduğunu söyledim."
Oh be! Nihayet cümlemi tamamlamıştım. Tam şu an dudaklarına yapışsam ne olurdu?
"Biz arkadaş mıyız?" Kısık sesle konuştukça karnım kasılıyordu. "Sen arkadaşım dediğin koca adama," Biraz geri çekildi ve üstten tüm vücudumda gözlerini gezdirdi. "Fotoğraflar mı atarsın?"
"Ona o an nasıl-" ne dediğimi benim bile anlamadığım mırıldanışımı kesti.
"Arkadaşım dediğin bu adamın sana sert davranmasını istemiştin." İlk cevap verdiği mesajı diyordu. " Sen küçük yaramaz kediciği olmak istediğin adamı, çevrene arkadaşım diye mi tanıtırsın?"
Parmakları belli belirsiz boynumu okşuyordu. Birazdan bayılıcaktım az kalmıştı.
Bir defa daha hıçkırdım.
"Korktun mu, küçüğüm? Ondan mı atıyor kalbin böylesine küt küt?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Heyecanlandın o halde. Ondan mı hıçkırıyorsun?"Cevabını bildiği soruları soruyordu. O etkileyici ses tonuyla biraz daha konuşmaya devam ederse kendimi daha fazla dizginlemekte zorlanacaktım.
"Seni biraz daha heyecanlandırmak istiyorum. Mesajlarda ki cesur kız çocuğu kanatlanıp uçtu, beni bu utangaç kızla baş başa bıraktı."
Burnunu burnuma sürttüğünde kendime engel olamayarak gözlerimi kapattım.
Yaklaştığını hissederken aniden çalan telefonumla birlikte ikimiz de irkildik ve dudaklarımız birbirine değemeden geri ayrıldı. Vücudunu geriye çekti ama ben hâlâ gözüm kapalı duruyordum! Bunun farkındalığıyla hızla gözlerimi açtığımda gülümseyerek beni süzdüğünü görünce yerin dibine girdiğimi hissettim.
"Telefonun, bayağı ısrarcı. Bak artık." dediği şeyi algılayamadım. Hâlâ balık gibi yüzüne bakıyordum. Kahkaha atarak telefonumu uzattığında bir nebze olsun kendime gelmiştim.
Arayan kişiye baktığımda sinirlerim gerildi. Tunahan ölümün elimden olacak! Kaşlarımı çatıp telefonu açarken altımda ki ıslaklıkla rahatsızca kıpırdandım.
"Ne var?!" Tepkime engel olamayarak sertçe cevap verdiğimde, Ilgaz burnunu kaşıyarak öne eğilip sırıttı.
"Sana da Alo, efendim, Gazel." Diye tripli konuşan Tuna'yı duyunca saçlarımı gergince geriye attım.
"Alo efendim, Tunahan." dediğimde kıhkıh diye bi gülme sesi çıkarttı.
Evet, gerçekten kıh kıh diye gülmüştü.
"Annem çorba yaptı. Hastaneye geleceğim, umarım daha çıkmamışsındır."
"Hayır daha çıkmadım. Ama gerçekten gelmene gerek yok çünkü zaten arkadaşım-"
"Evet Gazel biliyoruuum! Arkadaşın orada ve şu an bana gerek yok ama ben seni kendi gözümle görmedikçe rahat edemeyeceğim. O yüzden telefonu kapat ve bana hastanenin konumunu at." dedi ve yüzüme kapattı.
Ağzım açık kalırken telefonu kulağımdan şaşkınca indirdim. Ilgaz'dan ise bir hah! nidası yükseldi.
"Bu çocuğu sevmedim." dediğinde ona baktım.
"Biraz garip biri. Ama alışıyorsun zamanla, özünde iyi." dedim.
"İyi ise cennete gitsin. Hastaneye gelmesin." dediğinde bir tur da ona şaşırdım.
Neydi bu, daha önce hiç görmediği arkadaşıma duyduğu nefreti?
Az ama öz bir bölüm oldu bence. Diğer bölüme kadar bununla idare ediiin 🙆🏽♀️🙆🏽♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL DADDY ISSUES TEXTİNG (+18)
Teen Fiction@theleza: Ben hasta mıyım? @theleza: Eğer öyleyse bile, @theleza: Ben sevilmek istiyorum. @theleza: Baba sevgisi görmek istiyorum. @theleza: Hayır, hayır... @theleza: Ben senin beni sevmeni istiyorum :) @theleza: Bu eğer bir hastalıksa, ben bunu ka...