xxvııı

2.4K 130 13
                                    

Ilgaz gülümseyerek bana yaklaştı. "Çişin mi geldi?" dediğinde başımı mahçupça salladım. "Gel bakalım, utangaç bebek."

Serumumu kucağıma bıraktı. Kollarını bir anda hem bacaklarımın hem sırtımın altından geçirmesiyle şaşkınlıkla boynuna tutundum. Beni zorlanmadan çekip kaldırmıştı, gözlerim kocaman olmuş yüzüne bakıyodum.

Giydirdikleri hastane kıyafetinin altından görülen bacağımda ki morluklara takıldı gözleri. Ne düşündüğünü anlamadım ama durgunlaşmıştı. Gözleri orada takılı kalmıştı sanki, daha sonrasında ona tutunan koluma baktı ve iç çekti.

"Kapıyı açsana." Yumuşak ses tonuyla söylediği cümleye karşılık bir elimi onun boynundan çözüp tuvaletin kapısını açtım.

"Tamam gerisini ben hallederim." dediğimde başını onaylar anlamda salladı ve beni çok yavaş bir şekilde yere bıraktı.

Ona rağmen canım çok acımıştı. Serumumu da elime almıştım.

"Kapının önündeyim. Bitince seslen." dediğinde istemsiz bir gülüş kaçtı ağzımdan.

"Anne bitti! derim." Dediğimde o da çarpık bir gülüş sundu.

"Tercihim anne demenden yana değil ama nasıl seslenmek istiyorsan öyle seslen, güzelim." Son sözleri bunlar olurken kapıyı kapatıp çıktı.

Ben de çok ağır hareketlerle işimi halledip geri giyindikten sonra ufak adımlarla lavaboya yaklaşıp ellerimi yıkamaya çalıştım ama elimde ki serum yüzünden tam anlamıyla yapabilmiş hissetmiyordum.

Ağır ağır yürüyerek kapıyı açtım. Ilgaz elinde ki telefonu cebine sokup kızgın suratıyla bana yaklaştı. Çabucak beni kucağına aldığında karnım yine o hissiyatla kasılmıştı.

"Sana işin bitince seslen, demedim mi? Niye kendi başına yürüyorsun?" dediğinde dudağımı dişledim.

"Alt tarafı bir iki adım yürüdüm, ne olucak?" Kaşlarını kaldırıp bacaklarımı işaret etti "Etin zedelenmiş, Gazel. Üzerine basmaman gerekiyor." Sitemle konuştuğunda buruk bir şekilde tebessüm edip önüme baktım.

"Daha kötüleri olmuştu. O zaman da üzerine basmıştım." Ağzımdan bilinçsizce dökülen şeylerle birlikte o da duraksamıştı.

Neden söylemiştim ki? Kendime içimden küfürler ediyordum. Olacak iş miydi şu an?

Aniden alnıma sıkıca bastırdığı dudaklarıyla birlikte gözlerim istemsiz kapanmıştı. Öylesine hoşuma gitmişti ki bu hareketi, içim yumuş yumuş olmuştu. Minik minik üç defa daha öptü ve saçlarımı kokladı.

"Ah keşke bir söylesen, küçük. Keşke söylesen kim olduğunu, nerede olduğunu da onu öldürsem." Elimi çenesine yasladım ve parmaklarımın ucuyla okşadım.

"Geçti, Ilgaz. Artık sen varsın." dediğimde iç çekti.

"Geçmedi. O aynısını yaşamadıkça da geçmeyecek, küçüğüm. Tahmin edebiliyorum az çok kim olduğunu da sen ağzını açmadıkça elim kolum bağlı kalıyor."

Başka bir şey söylemeden yatağıma ilerledi ve beni güzelce yerleştirip kucağımda ki serumu yerine asmıştı. Onun bunu yapmasıyla eş zamanlı olarak kapı aniden açıldığında içeriye giren doktora baktık.

Uzun boyuna rağmen giydiği topuklu ayakkabılar ona yakışmıştı. Simsiyah saçlarını ensesine yapıştırarak bir at kuyruğu yapmıştı. Üzerinde ki bordo elbisenin üzerine giydiği önlük ve önlüğün üzerinde ki kalemlerle oldukça güzel görünüyordu.

GAZEL DADDY ISSUES TEXTİNG (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin