xxxı

2.4K 145 24
                                    

Selamlar.
Bir kaç haftadır yoktum. Biraz yalnız kalmaya ve kendimi toplamaya ihtiyacım vardı. Biliyorsunuz ki hayatımız bir koşuşturma içinde ve biz de bu monoton ama bir o kadar da karmaşık hayatta tutunmaya çalışıyoruz.

Bir süre sanki tutunmaya dair olan inancımı kaybetmiş gibiydim. Kendimi toplamakla uğraşıyordum çünkü enerjim oldukça düşüktü yakın zamanda verdiğim kayıplar, ihanetler ve daha nice kötülüğün acısı bir anda çıktı.

Bölüm aslında yarım yamalak bitti. Kontrol bile etmeden atıyorum çünkü daha fazla aranın bana göre olduğunu düşünmüyorum. Bir sonra ki bölümde de toparlayacağıma söz veriyorum 🫡 🫡 🫡 🫡 🫡 🫡

Aslında 14 şubata yetiştirmek istediğim önemli bir sahne vardı ama kısmet olmadı. Biz o zaman bölümü okurken 14 şubatta yayınlanmış gibi davranırız :))

Sizin de geçmiş 14 Şubat'ınızı enişten dileklerimle kutluyorum. Lütfen desteklerinizi esirgemeyin çünkü ben bu kitap büyüdükçe, çok mutlu oluyorum.

Neyse daha fazla uzatıp sıkmama gerek yok, bölüme geçelim artık.

Keyifli okumalar ❤️‍🔥

Bu bir tesadüften fazlasıydı.

"O sendin... Aylarca rüyalarıma giren kız, sendin!" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Neyden bahsediyorsun?" Soyutlanmış gibiydi, beni sanki duymuyordu.

"Ben her gece o kızı gördüm rüyamda. Elimden tutup kaldırıyordu, birlikte atlıyorduk uçurumdan." Kaşlarını çatarak bana baktı. "Elini tuttuğum kız sendin! O gece kurtardığım ama sonra ki her gece beraber atladığım kız sendin." Birden alnımdan öptü. "O sendin." Sesi titriyordu.

"O gece eğer beni tutmasaydın, ölecektim. O gece bana izin vermediğin için hayattayım." Şimdi benim de sesim titriyordu. "Annemden sonra sebebim kalmamıştı, Ilgaz. Öylesine kaybolmuş hissediyordum ki... O gece sen öyle davranınca ben ondan cesaret bulup da sana yazdım. Ama sen beni görmedin."

Bu hep kalbimi acıtıyordu. Hayatımda kimse yoktu, acıdan göğsümün yandığı bir zamandı ve tek tutunacağım dal oymuş gibiydi, o da beni görmemişti. Ellerim gözlerimin altında ki yaşları sildi ve onun yüzüne bakmaya utandığım için etrafta bakışlarımı gezdirdim.

Anlattıklarımdan sonra bir süre onun yüzüne bakamayacaktım. Benim en büyük utancım, en büyük felaketim nasıl bir hızla yayılmıştı daha onu anlatacaktım.

"O günden sonra acımın hiç geçmeyeceğine emindim, uyumak için annemin ilaçlarını kullanıyordum demiştim hatırlıyor musun?" Belli belirsiz kafasını salladığını gördüm. Burukça gülümsedim. "Onlar bile fayda etmiyordu artık, Ilgaz. Artık hiçbir şey bana yardım edemiyordu." Ölecek gibi hissediyordum!

Burnumu sertçe çektim.

"Okula dönmem gerekiyordu artık, bir yerden tutunmam gerekiyordu. Öyle de yaptım. Her şey yoluna girecek diye kendime yalanlar söyleyip kandırmayı denedim ama olmadı, Ilgaz. Okul benim felaketim olmuştu. Her şey o kadar birbirine girmişti ki..." Boğazımda ki acı yumru geçmiyordu.

Hiçbir suçum yokken bu denli suçlanmak beni delirtiyordu.

"Güya ben o adamdan, Serap'ın babasından hoşlanıyormuşum. Bana karşı gösterdiği iyiliği de karşılık sanmışım. Hatta onu ben zorlamışım, bana karşılık vermeyince de ortalığı yıkıp sonra gitmişim ama o adam bana acıdığı için..."

Gözlerim ona takıldı. Yumruğunu sıkmış, kendini kasmıştı ve sadece yüzüme bakıyordu. Sinirli çehresi ağlama isteğimi arttırırken utançla tekrar gözlerimi kaçırdım.

"Bana acıdığı için hiçbir şekilde şikayetçi olmamış. Benden önce davranmıştı, Ilgaz. Bunu yaşayan, bu utancı, bu pisliği yaşayan ben olmama rağmen, o an başıma gelenleri kimseye anlatamamıştım. Polisten bile yardım alamamıştım, ben korkuyordum. Ama o, adımı lekelerken bir saniye bile durmamıştı."

Dişlerimi sertçe alt dudağıma sapladım ve titreyen çenemi durdurmaya çalıştım. Aniden elime kapanan koca el yüzünden irkilip oraya döndüm. Sağ elimi, sol elimin tırnağıyla deşiyordum ve o buna engel olmuştu. O bunu yapana kadar kendime zarar verdiğimin bile farkında değildim.

"Okulda bana çok daha kötü davranmaya başladılar. Dayak yiyordum, annemle alay ediliyordu." Derin bir nefes alırken ciğerlerime ulaşan nefesin yetmediğini farkettim.

Bana destek olduğunu hissedebiliyordum, yanımda olduğunu biliyordum ama sanki o konuşursa susacağımı sandığı için Ilgaz'ın da ağzını bıçak açmıyordu.

"Bana okulda şey diyorlardı. Bir fahişe olduğumu söylüyorlardı. Babamdan almadığım sevgiyi başkalarının babasında aradığımı söylüyorlardı. O dönemlerde de bi çocukla tanıştım. Okuldan biriydi ve onların aksine farklıydı. Bana yaklaşımı iyiydi yani ben öyle sanıyordum."

O gün aklıma gelince ensemden bir ürperti girdi ve beni boydan boya sarmaladı.

"Uyuyamadığımı ona anlattığım zaman bana yardım edeceğini bir kaç yüksek dozlu sakinleştiricisi olduğunu söyledi. Biliyorum çok yanlış, başkasının ilaçlarını her ne olursa olsun kullanmamalıydım ama çok çaresizdim, Ilgaz."

Dudaklarını germiş, acıyarak bana bakıyordu. Bana acımasının içinde art niyet ya da bir tiksinti hissetmedim. Aksine sanki kendi canı acıyormuş gibi bir ifade vardı yüzünde.

"Bana çok iyi gelmişti. Kafamda ki tüm sesler susuyordu ve bir anda dünyanın en mutlu insanı ben oluyordum. Bu çok hoşuma gitmişti, hayatımda ilk defa zevki doruk noktada tatmıştım. Gözlerimin önünde ışıklar patlıyordu, düşünsene ben mutlu hissediyordum."

Bu boktan haplar hayatıma işte böyle kazınmıştı.

"Ama sonra doruk noktadan en aşağıya çakıldım. Bana aslında basit sakinleştiriciler değil de uyuşturucu verdiğini anladım. Kafam yerinde değilken benden faydalanmaya çalıştığında anladım. Dudaklarımı eve gidip çitiledim, vücudumu bildiğin parçaladım ama onun izlerini silemedim. Ben kendimden tamamen tiksindim."

Hatalarla dolu bir hayatım vardı.

"Sen sadece bir sığınak aramışsın, Gazel." Ağzından çıkan cümleler içimde ki kırıklara dokundu. Beni kendine çekip sımsıkı sarıldığında kanayan yerlerime merhem oldu. "Sen savunmasız bir kız çocuğusun, Gazel. Hadi güzelim, anlat da kurtul tüm zehirden."

Başımı belli belirsiz salladım.

"Artık babam beni her dövdüğünde o haplardan alıyordum çünkü canım çok yanıyordu, Ilgaz. Vücudum çok acıyordu ve bu onu dindiriyordu. Okul hayatım zaten leş gibiydi, tüm okula başıma gelen her bir şey yalan yanlış yayılmıştı."

Ondan ayrılıp yüzüne gülümseyerek baktım.

"Sonra bir gün sen mesajlarıma yanıt verdin ve ben onca kötülüğün içinde dünyanın en mutlu insanı oldum." Onun da yüzünü aynı gülümseme ele geçirmişti. "Sonrası da bu işte."

Devam edecek...

GAZEL DADDY ISSUES TEXTİNG (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin