Haklıydı.
Ondan artık bir şeyleri saklamak aptallık olurdu.
Başımı olumlu bir biçimde salladığımda güven verircesine gülümsedi ve elimi sıkı sıkı tuttu. Tam karşıma oturduğunda yüz yüze gelmiştik ancak böyle anlatamazdım.
"Sen, bana bakarken..." Dudağımı kemirip yüzüne baktım. "Utanıyorum işte. Böyle anlatamam."
Bir süre düşünürcesine bana baktı ve sonra n'aptığını anlayamadan ceketini çıkarıp, bir anda yanıma uzandı. Beni kendine çekip sıkıca sarıldığında öylesine huzurlu hissetmiştim ki...
O bir evdi. Bir yuvaydı ve ben o yuvaya sığınmıştım. Sırtım onun göğsüne yaslanırken, o da başımın üzerine çenesini yasladı.
"Anlat, bebeğim. Başına ne geldiyse bir bir anlat."
Nereden başlayacağımı bilmiyordum, korkutucu bir heyecan sarmıştı vücudumu ve bu beni titretiyordu.
"Hayatım boyunca hep korkarak yaşadım." Daha ilk cümlemde arkamda ki beden kasılmıştı. "Yüksek sesten, karanlıktan, babamdan... Hayatım boyunca hiç sevilmedim." Aklıma düşen anılar gözlerimi doldurdu. "Annem, babamın korkusundan saçımı bile okşarken tedirgin olurdu. Babam beni sevmezdi ve kimsenin de beni sevmesini istemezdi. O, çok hasta bir adamdı."
Ellerini vücuduma sıkı sıkı sardığında, elimi elinin üstüne kapattım. Onun kafesinde küçücüktüm.
"Babam olmadığı zamanlarda bile annemle evde çıt çıkarmaya korkardık. En azından ben çok korkardım. Annem ise bana göre çok daha cesur bir kadındı, belki saçımı okşamaya korkardı ama ben dayak yemeyeyim diye dayam yemekten hiç korkmazdı. Aksine göz göze geldiğimizde gülümserdi." derken ben de gülümsedim, göz yaşlarım sessizce aktı gitti. "Bir gün artık annemin dayanamadığını gördüm, gücünün kalmadığını, tükendiğini gördüm. O çoktan hasta olmaya başlamıştı."
Dudaklarımı ısırdım. Hıçkırmamalıydım.
"Bir gün gözümün önünde bayıldı ve ben ne yapacağımı bilemediğim için ambulansı aradım. Hızla hastaneye geldik, annem soluk teniyle yatıyordu." Sanki ölmüş gibiydi...
Hıçkırığımı tutamadım ve sertçe burnumu çektim.
"Annem kansermiş, Ilgaz. O adam yüzünden benim annem kanser olmuş. Tedavi olmasına bile izin vermedi, Ilgaz. Parası gidecek diye, annemi tedavi bile ettirmedi."
O gün geldi aklıma. Annemi kendi maaşımla kemoterapiye başlattığım gün...
"Sonra ben okuldan bir kızın babası sayesinde iş buldum. Kendi işlettiği restoranda bana iş vermişti. Küçücüktüm ama annem için çalışmak zorundaydım hatta bunun için bazen okulu bile ekiyordum." Şakağımın kenarını sessizce öptü.
"O kadar yoruluyordum ki... Bazen belim ağrıyor diye ağlıyordum. Ama eve gelip annemin o halde olduğunu gördükçe, yorulmaya bile hakkım olmadığını anlıyordum." Koluna elimi bastırdım.
"Annemi nihayet tedavi ettirmeye başlayacak kadar param olmuştu. Onu kemoterapiye götürmek için hazırladım birlikte gittik hastaneye, ilk kemoterapisini aldığında öylesine kötü oldu ki..."
"Ölümün yakın olduğunu hissetmiştim." Kendi başına fısıldadığı şeyi anlamazca ona dönmek istedim ama o sıkıca bana sarıldı. "Devam et, bebeğim."
"O gün eve gittiğinde dinlenmesi gerekiyordu ve ben ona güzel, sağlıklı bir yemek yapacaktım. Artık tedavisi başlamıştı ve ona ekstra dikkat etmem gerekiyordu." Yine hıçkırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAZEL DADDY ISSUES TEXTİNG (+18)
Teen Fiction@theleza: Ben hasta mıyım? @theleza: Eğer öyleyse bile, @theleza: Ben sevilmek istiyorum. @theleza: Baba sevgisi görmek istiyorum. @theleza: Hayır, hayır... @theleza: Ben senin beni sevmeni istiyorum :) @theleza: Bu eğer bir hastalıksa, ben bunu ka...