Sabah saat yedide çalan alarmıma uyandığım.Bu saatlerde uyanıp yemeğimi hazırlamam gerekiyordu.On dakika kadar telefona bakıp mutfağa doğru ilerledim.
Kahvaltım,ara öğünüm ve öğlen yemeğim olmak üzere üç tane beslenme hazırlamam gerekiyordu.
Bir tane de termosa Caramel macchiato yapıp çantama koydum.Yemeklerimi de hazırlayınca odama dönüp kıyafetlerimi giydim.
Odadan çıktığımda dış kapının yanında saten pijamasıyla bana bakan hanımefendiyi gördüm.Gözlerini bile açamıyordu.
"Bu saatte işe mi gidilir ya?"Söylendiğinde gülümsedim.
"Benim için sorun olmuyor hanımefendi,siz gidip uyuyun en iyisi."
Dediğime rağmen ben çıkana kadar beni izledi.Kapıyı kapamadan önce de 'Kolay gelsin.' demeyi ihmal etmedi.
Otobüsle olan bir saatlik yolculuğumun ardından hastaneye ulaştım.Bir kaç kişiyle selamlaşıp acil girişinden görev yerime ulaştım.
Kayra bir hastanın kanını alıyordu.
Kan almak en çok nefret ettiği şey olduğundan hastayla konuşmaya çalışıyordu.
Canının acısını unutsun diye binbir tane şaklabanlık yapıyordu.
"Sonra ben mesela miyav miyav diyebilirim!Miyaavv,miyaavv..."Hasta çocuk kıkırdadığında tüp dolduğu için tüpü çıkardı.
Hızlıca pamuk bastırdı.Önlüğünün cebinden şeker çıkarıp çocuğa uzattı.
Çocuk gülümseyerek annesiyle oradan uzaklaştı.Kayra ile bakışlarımız buluştuğunda gözleri parıldadı.
Heyecanla yanıma koştu.Sarılacak gibi olduğunda bir adım geri çıktım.Evet,sarılmak beni rahatsız ediyordu.
"Özür dilerim bir anlığına unuttum.Hoşgeldin!" dediğinde elini uzattı.Çak yaptım.
"Sorun değil,hoşbuldum!"Eliyle danışmanlığı işaret ettiğinde yavaş yavaş oraya doğru ilerlemeye başladık.
"Nasılsın,gecen nasıl geçti?"Homurdandım.
"Bir tık kabuslu geçti ama diğer günlere nazaran daha iyi geçiyor."Anlayışla karşıladı.
"Sana aldığım rüya günlüğünü kullanıyor musun?"
Her gece travmalarımla alakalı rüyalar gördüğümü Kayra gayet iyi biliyordu.Kendimi daha iyi hissederim belki diye bana bir günlük almıştı.
Önceki günden daha değişik bir rüya gördüğümde mutlaka tarihle beraber not alıyordum.
"Kullanıyorum tabii.Desenleri de çok hoş,iyi geliyor.Yeniden teşekkür ederim."
"Rica ederim,ne demek!"Danışmanlıkta beş on dakika kadar oturduğumuzda staj yapan diğer kız yanii Melek aceleyle yanımıza geldi.
"İlkokul servisi kaza yapmış.Acile gitmeniz gerek."Hemen ayağa kalkıp zaman kaybetmeden acile vardık.Allah'tan ağır yaralanan yoktu.Sadece ufak kesiklerle gelmişlerdi ama tabikide acilen müdahele gerektiriyordu.
Kargaşanın arasından minik bir çocuğu gördüm.Bir kanayan koluna bir de etrafa bakıp duruyordu.Yanında kimsecikler yoktu.Diğer çocuklara kıyasla hiç ağlamışa benzemiyordu.
"Adın ne bakalım?"Onun yanına gelip eğildiğimde bakışları beni buldu.
"Benim adım Bulut.Senin adın ne?"Minik çocuğa doğru sağ elimi uzattım."Benim adım da Alin.Tanıştığıma memnun oldum."Minik eli elimle buluştu.Elimi sıkınca canı acımış olacakki kısık sesle inledi.
"Yarana bakmamı ister misin Bulut?"Kafasını hayır anlamında salladı.
"Neden?Yaranı temizlememiz gerek."
"Arkadaşlarımla ilgilenin önce,onlar daha önemli."Dediği şey yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturdu."Ben arkadaşlarına baktım.Hepsi şuan gayet iyi.Bence iyileşme sırası sende."İkna olmuş gibi gözüküyordu.
"Peki abla."Elimle onu koltuğa oturttum.Koltuğun kolunu ona göre ayarladım.
"Koy bakalım buraya kolunu."Kolunu dediğim gibi koydu."Abla sen neden hemşire oldun?"Elime aldığım gazlı bezle yarasını temizlemeye başladım.Bir yandan da kafası dağılsın diye konuşmaya devam ettim.
"İnsanların acısını dindirmek istiyordum."Cevap onu memnun etmedi.
"O zaman doktor olsaydın?"
"Doktorlar çok sorumluluk alır.Ben ise o kadar sorumluluk alabilecek kadar cesur biri değilim.Bu yüzden hemşire oldum.""Bence sen çok cesur bir ablasın.Çok güçlüsün." dediğinde duraksadım.Bunları duymayalı bir hayli uzun zaman oluyordu.
"Teşekkür ederim yakışıklı.""Bu yarayı kontrol ettirmen gerek.Ben şimdi yaranı bir güzel temizledim.Birazdan kapatacağım.Ailene mutlaka söyle,bir hafta sonra yeniden gel."
"Peki güzel abla."Çocuk ağzıyla öyle tatlı konuşuyorduki gülümsemeden edemiyordum."Yine ve yine çok teşekkür ederim!" dedim.Yarasını kapatıp güzelce üzerinden geçtim.Minik çocuk minik elleriyle elimi tuttu.
"Abla ben büyüyünce seninle evleneceğim.Beni bekle tamam mı?" dediğinde gülümsedim.
"Tamam fıstık,mutlaka bekleyeceğim!"Öğretmeni yanımıza gelip teşekkür etti.Minik Bulut'la vedalaşıp yapmam gereken bir iş kaldı mı diye etrafıma bakındım.Birşey göremeyince kahve içmek üzere bahçeye çıktım.
Banka oturup telefonuma baktığımda yabancı bir telefon numarasının bana yazdığını gördüm.
0242*******;
Çocukla beraber çok tatlıydın,her zaman olduğun gibi.Merhaba,kimsiniz acaba?
Mesajı atar atmaz cevabı yazmaya başladı.
0242*******;
Ben şuanlık bir hiçim.Beni sevdiğinde tanışabilir miyiz?Üzgünüm.Neyden bahsettiğinizi anlayamadım.
0242*******;
Lütfen sadece benimle konuş,bana iyi gel lütfen.Nasıl yani?
0242*******;
Üşüteceksin,hava soğuk.
İçeriye geçer misin?Attığı mesajı görür görmez etrafıma bakındım.Beni görüyor olması biraz rahatsız eder gibi olmuştu.
Etrafıma bakındığımda zaten herkes telefonuyla ilgileniyordu.
0242*******;
Adımı öğrendiğinde yüzümü görebilirsin fıstığım.Benden ne istiyorsun tam olarak?
0242*******;
Sadece benimle konuşmanı istiyorum.
Lütfen benimle konuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita(g×g)
Romance"Sensizliğimin yirmi altıncı yılı sevgilim.Seni severek geçirdiğim dört yıl hayatımın en mutlu değil,tek yıllarıydı.Tüm kusurlarıma rağmen beni seven sana olan aşkımı yıllar değiştirmedi."