45

818 54 0
                                    

BERKAN

Beyefendiyi beklerken ıslık çalıyor kendi kendime şarkı mırıldanıyorum. Tuvalette bunu yapıyor olmam ne kadar doğruydu bir fikrim yoktu ama zaten tuvaletteki insan müsfettelerinin sesi benim ıslık sesimi bastırıyordu.

Kapı aralanıp Yusuf içeri girdiğinde sırtımı yasladığım duvardan ayrılmadan içerideki iki çocuğa seslendim. Bakışları beni bulduğunda kısa bir baş işaretiyle çıkmalarını söyledim.

"Niye?" dedi aralarından biri.

Gözlerimi devirip ıslık çalmayı bir kenara bırakarak derin bir nefes aldım.

"Çık kardeşim hadi, git alt kattakinde gör işini," dedim düz bir ses tonuyla.

Cıklayıp söylene söylene tuvaletten çıktıklarında çattığım kaşlarımı düzelterek Yusuf'a baktım. Elleri pantolonunun cebinde, kaşları havada alaylı bir surat ifadesiyle bana bakıyordu. İşaret ve orta parmağımla gel işareti yaparak yanıma çağırdım.

Kapının kilidini çevirip tek eli cebinde tek eli kapıda, olduğu yerde bana bakmaya devam ettiğinde tek kaşımı kaldırdım. Niye gelmiyordu aq?

"Gelsene lan," diye homurdandım hafifçe çatılan kaşlarımla ona bakmaya devam ederken.

Cıklayıp kaşlarını kaldırarak gelmeyeceğini belirtti. Kaşınıyordu, seviyordu beni uğraştırmayı. Kaşırdım, çok güzel kaşırdım ama kıyamıyordum şerefsize.

"Az önce ne oldu tahmin et?" dedi hafif sinirli bir ses tonuyla, "Ya da etme ben direkt söyleyeyim. Yine onuncu sınıflardan bir kız sana numarasını gönderdi." Elini cebinden çıkarıp defterden yırtılmış olan kağıt parçasını iki parmağının arasında tutarak bana gösterdi.

Sırıttım. Kıskançlık konusunda söylediğim her şeye hâlâ çok net bir şekilde katılıyordum ancak onun bu tavırlarına, kıskançlıklarına da deli oluyordum. Aşırı sevimli oluyor fazla sevesim geliyordu. Hele de sinirini belli etmemek için kendini zorlaması ama başaramaması ayrı hoşuma gidiyordu.

Elindeki kağıdı sinirle buruşturup bana doğru attı ama tabii fizik kuralları sebebiyle bana ulaşamadan yere düştü kağıt.

"Bir de gülüyor, sıçarım ağzına senin!" diye bağırıp kaşlarını iyice çattığında başımı soluma yatırdım hafifçe, gülümsedim sonra.

Ciddi ciddi bir erkeği seviyor olmam bir yana, onun bana kimsenin hissettiremediklerini hissettirmesi ayrı şaşırtıyordu beni. Ben ki, böyle kıskançlıklardan nefret eden ve tek triple bile deliren bir insandım ama Yusuf, ne yapıp ediyor ve bu kıskançlığıyla daha çok sevdiriyordu kendini. Çoğu şeyde sebep aramayan hatta neredeyse hiçbir şeyi ciddiye almayan biri olmama rağmen, yine böyle sevmenin mümkün olup olmayacağını sorgularken buluyordum kendimi.

Göğsümden vücuduma bir heyecan dalgası yayıldı çatık kaşlarına bakarken, ardından yutkundum gülümsemeye devam ederken.

"Gel gel sarışınım gel, gel sana aşığım geeel," diyerek tekrar elimle gelmesi için hareket yaptım.

Dişlerini sıkarak başını öbür tarafa çevirdiğinde gülmemek için yaptığını anlamam için ekstra çaba sarf etmem gerekmemişti. Hatta şu an titrediğini bile görebiliyordum, şarkının sözlerinden olsa gerekti.

Oflaya oflaya yanıma doğru adımlayıp önümde durana kadar başını bana çevirmedi. Elimi bel oyuntusuna koyup biraz kendime çektim vücudunu. Bakışları usulca bana dönerken dilimi şaklattım. Tek kaşını kaldırıp ciddi olmaya çalışan yüz ifadesini korurken bana bakmaya devam etti.

"Şimdi sana bir şey söyleyeceğim, bunu az önceki olayın her tekrarlanışında aklında bulundur," diyerek ciddi bir şekilde baktım gözlerine. Üst dudağını dişlerinin arasına alıp ezerken yutkundu.

ACI [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin