Berkan: Sadece bir kez soracağım.
Berkan: Neden Tuncay'la tekrar buluştun?
Yusuf: Sözüm vardı.
Yusuf: Ağzına sıçmalık bir söz.
Yusuf: Hallettim, mutluyum.
Berkan: O kadar?
Yusuf: O kadar.
Berkan: Öyle olsun.
Yusuf: Bana güvenmemeni gerektirecek bir şey yok Berkan.
Berkan: Güvenmemekle ilgisi yok.
Yusuf: Sana ihanet ettiğimi mi düşünüyorsun?
Berkan: Düşünmeli miyim?
Yusuf: Hayır.
Berkan: Düşünmüyorum o zaman.
Yusuf: Güzel, günaydın bu arada <3
Berkan: Günaydın okula geliyor musun?
Yusuf: Okuldayım zaten, sınav var biliyon.
Berkan: Hasiktir.
Yusuf: Noldu?
Berkan | çevrimdışı
Yusuf: Amk malı çalışmadın değil mi?
Yusuf: Neyse çabuk gel de ben anlatırım biraz üçüncü ders nasıl olsa.
*
Zil çaldığında kendime gelerek yaslandığım elimi indirip sırtımı dikleştirdim. Yusuf başını kitaptan kaldırıp bana baktığında direkt buluşan gözlerimizle bir anlığına titredi, sonra gözlerini devirdi.
"Beni hiç dinlemedin değil mi geri zekalı?" dedi sinirle kaşlarını çatarak.
Yüzüme yayılan gülümsemeyle kaşlarımı kaldırıp indirdim. Soruya odaklanmış, bana anlatırken o kadar dikkatliydi ki ben onu izlemekten başka bir şey yapamamıştım, söylediklerinin zerresini hatırlamıyordum. İki ders boyunca yanımda oturmuş, bana konuyu anlatmaya çalışmıştı ama ben iki derstir sadece yüzünü izlemiştim. Sorulara ve konuya o kadar odaklanmıştı ki, arasıra çatılan kaşları, konuşurken dudaklarının kıvrılıp gevşemesi, arada baş parmağını burnuna sürtmesi kısaca her hareketi konudan çok ona odaklanmama sebep olmuştu ve bunun farkında bile değildi.
Bu aptal sarışına nasıl bu kadar kuvvetli bir duyguyla bağlanmıştım hiçbir fikrim yoktu ama her zerrem her an onu izlemek için yanıp tutuşuyordu. Sanki ilk kez görüyormuş gibi davranmaktan alamıyordum kendimi, bende her seferinde aynı hissi uyandıran neydi bilmiyordum ama saatlerce gözümü kırpmadan baksam bile yetmiyormuş gibi geliyordu.
"İyi bok yedin, şimdi sınavda da benim yüz hatlarımı soracak zaten hoca. Anlatır durursun," diye homurdanarak ayağa kalkıp sırasına geçti.
Arkasından sırıtmaya devam ediyordum ama ciddi ciddi sınav bir tarafımda patlayacaktı. Nasıl halledeceğim hakkında en ufak bir fikrim yokken bu kadar rahat olmam da ayrı bir salaklıktı. Oflayıp önümdeki deftere kısa bir bakış attım sonra istemsizce göz devirip defteri kapatarak çantama soktum.
Bu saatten sonra sikilen götün davası olmazdı.
Dirseklerimi masaya yaslayıp başımı Yusuf'un oturduğu sıraya çevirdim. Bana ters ters bakıyor olması çok normaldi çünkü herif bana yardım etmek için iki derstir konuyu anlatıp duruyordu ama ben dinlemeyerek çocuğun sinirini bozmuştum. Normaldi yani ancak bana ters ters bakması bile hoşuma gidiyordu. Ağzını kemirdiğim.
Hoca sınıfa girdiğinde başımı o tarafa çevirip derin bir nefes aldım. Gamalara gelmiştim, geçmiş olsundu bana. Geometri hocası masasına çantasını bırakırken arkasından sınıfa giren çocuğa baktım. Amk kertenkelesi benim yanıma oturacak olan it buydu ve şu an ayrı sinirlenmiştim. Sınıftaki yavşakuslar fısıldaşmaya ve oolamaya başladığında yüzümü buruşturdum. Kuzenimin yerine oturacak adam isterse David Beckham olsun yine aynı etkiyi uyandıracaktı.