BÖLÜM YİRMİ DÖRT,
ANILARI YAŞATAN ADAM.
...."Her yarım hikaye kendi içinde tamamlanmayı bekler."
....
Aklımı kaçırmıştım.Aklımı kaçırmıştım çünkü bunun başka bir açıklaması yoktu.
Yoktu değil mi?
"Sen..."
Kelimeler boğazımda düğümleniyordu. Ve fısıltılar kafamın içinde çoğalıyordu.
O burada, diyordu hepsi. Bu defa gerçek.
Gözlerinin içine baktım sadece.
Kalbime zarar kahve gözler. Gerçekti.
Aramızda bir uçurum değil, yalnızca dört adım vardı.
Beklemedi. Bir adım attı bana doğru.
Durma öyle. Bak gerçek işte.
"Hayır."
Bir adım daha attı.
Bir hayal bu kadar gerçek olamaz. Biliyorsun.
"Değil. Gerçek değil."
Ve son bir adım daha attı.
Onunla birlikte sekiz aydır durduğunu hissettiğim kalbim de tekrardan atmaya başladı.
"İdil."
Ayakta duracak gücümün olmadığını anladığım an aramızdaki o tek adımlık mesafeyi kapatarak ona bir daha asla bırakmak istemiyormuş gibi sımsıkı sarıldım.
Hayal değildi. Ben... Ben gerçekten ona sarılmıştım.
"Gerçeksin," diye mırıldandım ağlamaya başladığımda. "Sen gerçeksin."
İşte o an hiçbir şüphe kalmamıştı içimde.
Gözümden bir damla yaş daha akıp giderken derin bir nefes çektim içime.
O hayattaydı.
Buradaydı.
Ve benimleydi.
Ama sekiz ay boyunca her gece tekrar tekrar öleceğimi bile bile gelmemişti.
Ve bu onu bir anda göğsünden ittirerek kendimden uzaklaştırmama yetmişti.
Beni bırakmasının nedeni ölüm değildi çünkü.
"İdil-"
Geriye doğru bir adım attım. "Öldüğünü söylediler bana." Aklımı kaçırmış gibi hissediyordum.
"İnanmamıştım! Adar Karahan'ın öldüğüne inanmamıştım ben! Ama gitmiştin. Gitmiştin Adar. Neden ya neden!"
"Düşeceksin!" diye bağırdı o da bana doğru bir adım atarak.
"Sakın," dedim söylediğini umursamadan geriye doğru bir adım daha attığımda.
"Sakın bana yaklaşma!"
Bu söylediğimle birlikte geriye doğru bir adım attı bu defa. "Tamam! Sana yaklaşmayacağım. Ama lütfen bir adım daha atma."
Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Çünkü bir adım sonrası gerçek ölümdü.
"Hayattaydın," dedim kısık sesle. Artık gözlerimden akan yaşları silmiyordum.
"Hayattaydın ama gelmedin. "
"Gelemezdim."
"Gelemezdin," diye mırıldandım kısık sesle. İçimdeki öfkeye yenik düştüğümde ileriye doğru iki büyük adım atarak elimi kaldırdım ve ona vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ GÜL
Novela Juvenil"Mavi gül." Arkamı dönüp ona baktım. "Ne?" "Benim için ne olduğunu sormuştun ya. Sen benim için mavi gülsün. Buradasın,benimlesin ama aynı zamanda da imkansızsın. benim için imkansızsın." Kalbime bir ağırlık oturduğunda gözlerimi onun kahve gözlerin...