Yeniden doğmak diye bir şey var,
Her gecenin sabaha uyanması gibi,
Güneşin karanlığa doğması,
İlk insanın yoktan var olması gibi...
Celal Bahar
Bölüm 17. Yüreğim bulanıyor
Şiddetin her türlüsüne karşıydım evet, lakin söz konusu yüreğimin şiddeti olunca işler değişti. Kalbim, nasıl atıyorsun böyle çıkacak gibi? İnsanın içi titrer mi heyecan ve mutluluktan? Benim içim titriyor.
Yüreğim bulanıyor...
Şaşkın gözlerle ona bakarken cümlelerini zihnimde yeniden geçirdim.
Piraye, elimi uzatsam sana tutar mısın? Ben senin ocağının çatısı olurum. Sen de benim yuvamın kuşu olur musun?
Doğru mu anlıyordum? Bu cümleler ne demekti? Tercümeye ihtiyacım vardı şu an. "Ne? Anlamadım, yani... Nasıl yani?"
"Seni ilk gördüğümde, zehir yeşili gözlerin zihnimi deldiğinde, gönlüme bir kor gibi düştüğünde istediğim tek şey buydu. Daha önce bir gönül meselem olmadı Piraye. Aşka inanmazdım bu sevdaya düşmeden önce."
Güzel sözleri satırlarda okumuştum lakin gözlerimin içine bakarak cesurca dile getirirken ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağım fazlalıktı sanki şu an. Bir toprağın en güzel tonunda olan gözleriyle öylece bakıyordu bana.
"Ben hep zamanı gelince ailemin münasip bulduğu bir kadınla, sevgi ve saygı çerçevesinde bir evlilik yaşayacağımı düşünürdüm. Bizim oralarda görücü usulü yaygındır." dediğinde ise anında kaşlarımı çattım. Bu fikir hiç hoşuma gitmemekle birlikte zihnime korku tohumlarını da ekti.
"Çatma hemen çehreni öyle. Bu zehir yeşili gözlerin derdine düşmeden önce, yakın gelecekte yaşayacağım olay bu olurdu. Şimdi gönlümün en derin bercestesi sensin. Seven bir kalp, seven bir kalbi hisseder. Piraye, benimle evlenir misin?"
İşte yine söyledi. Tüm iç organlarım karışık durumdayken ona ne diyebilirim? Ağzımı açsam saçmalayacak gibiydim. Yine de gözlerimdeki o tatlı telaşı gördü ve dudakları hafifçe kıvrıldı.
Ellerim elbisemin eteklerini sıkmaktan bir hâl olmuştu. Az önce paslı parmaklıkların arkasındaydım. Karakola getirilen bir suçluydum ve evlenme teklifi alıyordum.
"Ben, ben senin gönlünün güzelliğini görüyorum Ali Ata." dedim hafif titreyen sesimle. Sonra elimi kalbime götürdüğümde kıpırdandı.
"İyi misin?"
"Bir şeyler oluyor? Çok hızlı atıyor." dediğimde gözlerindeki telaş çekilip yerini hafif bir sukûnet aldı.
"Cevabını duymaya ihtiyacım var."
"Ama ben kötü birisiyim. Suçluyum. Hâlâ mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şeker
JugendliteraturBu kitap 1985 yılında geçen naif bir aşkı anlatıyor.🍀 Bir heves uğruna ailemi kaybettiğimde kendi evimde kül kedisine dönüşeceğimi bilmiyordum. Dahası yengelerimin baskılarına, kendimi hapse attırmak isteyecek kadar tahammül edememiştim. Her şey be...