Merhaba güzellikler burada her şey düzelene kadar bölüm paylaşmama kararı almıştım ama diğer uygulamaya giremeyenler olmuş. Haksızlık olmaması adına paylaşacağım. (İnanılmaz uzun sürdü dün duyuru atmam bile)Umarım diğer bölüme kadar her şey düzelir. Yazma ve okuma özgürlüğümüzü elimize yeniden alabiliriz. Bu saçmalığa bir an önce çare bulmaları gerekiyor.
Bazılarınız kanal açmamı önermiş ama Instagram'da bunun için yeterli takipçim yok 🥲 WhatsApp a ise katılım nasıl olur emin olamıyorum.
Desteklerinizi bekliyor hepinizi çok seviyorum🍭💓
Bölüm 37. Gün Batımı Pembesi
"Sadece aşkı bulduğumuzda hayatta eksik olduğumuzu keşfederiz."
John Ruskin
"Ali Ata, Piraye evde misiniz yavrum, açın kapıyı altıma çödürcem. (işemek)"
"Anne ya, anne ya zamanı mıydı şimdi?"
Bir anda panikleyip ayağa fırladığımda bana oldukça şaşkın gözlerle baktı. Elim ayağım birbirine dolaşırken elbisemin eteklerini avuçlarıma toplayıp sıktım ve etrafımda bir tur döndüm. Kapı bir kez daha tıklanınca hiç duymamış gibi irkildikten sonra hızla merdivenden inecekken kolumu tuttu. "Sakin ol iki gözüm hemen koşma kapıya," deyince aval aval ona baktım.
"Açmayacak mıyız kapıyı yani?"
"Ah Piraye ah, beni yoldan çıkardığın yetmezmiş gibi bir de halden anlamıyorsun, ne anlayışsız ve vicdansız kadınsın sen öyle."
"Üstüme iyilik sağlık, Allah kuru iftiralardan korusun."
"Ne oldu hemen çemkirme düğmen açıldı?"
"Senin düğmene karşı benimki oldukça masum duruyor buradan bakınca kocacığım."
"Dil de pabuç gibi... Ben o dili ne yaparım biliyor musun?" Gözlerini kısarak avına odaklanan bir avcı gibi sorduğu soruya cilveyle karışık nazla cevap verdim. "Ne yaparmışsın?"
"Ham yaparım Piraye, vaziyetten de anladığım üzere bundan oldukça memnun olursun?"
Ses tonu beni ele geçiren nadide bir büyü gibiydi. Tam cevap vereceğim sıra yeniden tıklanan kapıyla kolumu hızla kurtarıp üstüne bir de çocuk gibi dil çıkarıp kaçtım. Ayak üstü atışmamız vaziyetini düzeltmiş miydi yoksa daha beter bir hale mi getirmişti bilmiyordum.
"Ay işledim vallaha işedim, yavrum neredesiniz?"
Telaşla kapıyı açıp kan ter içinde kapıyı açan kadını gördüm. Arkasında ise bana sırıtarak bakan Hakan ve Özlem'i. "Hoş geldiniz, buyurun lütfen arka odadaydım yetişemedim."
Yalan parayla değildi ya deyip kendimi telkin etmeye çalışsam da oğlunla bir takım vaziyet içerisindeydik diyemezdim. Eh Ali de tuvaletten falan çıkardı artık. Yahu ne kadar zordu yalan söylemek, üstüruplu sallamak lazımdı.
"Sağ ol kızım sağ ol, dur hemen döneceğim sana, önce bir helayı göster sana zahmet."
"Aman anne başımıza iş açmadan git kurban olayım bu yaştan sonra." Özlem'in gülerek söylediği sözlere gülmemek için dudağımın içini ısırıp tuvaleti gösterdim. Canım kocam içeriden çıkıyormuş gibi film artistleri misali bir rol kestikten sonra daha çok gülesim geldi. Gözleriyle sonra görüşürüz der gibi baktıktan sonra kapıda elleri dolu kalan misafirlerime koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Şeker
Teen FictionBu kitap 1985 yılında geçen naif bir aşkı anlatıyor.🍀 Bir heves uğruna ailemi kaybettiğimde kendi evimde kül kedisine dönüşeceğimi bilmiyordum. Dahası yengelerimin baskılarına, kendimi hapse attırmak isteyecek kadar tahammül edememiştim. Her şey be...