Bölüm 42. Kızıl Rüzgâr Gülü

604 84 18
                                    


Bölüm 42. Kızıl Rüzgâr Gülü

Sen düşünceden ibaretsin

Geriye kalan et ve kemiksin,

Gül düşünür gülüstan olursun

Diken düşünür dikenlik olursun

Mevlânâ





Yazardan

Rüzgâr gülleri rüzgârın esmesiyle canlanır ve hareket ederdi. Perihan beyaz bir rüzgâr gülüyse şayet hekim gelip onu pembeye boyamış, babası Halit Bey ise var gücüyle üfleyip hareket etmesini sağlamıştı. Ne yönden üflese o yöne hareket eden Perihan'ın aldığı ilk hava darbesi daha bir günlükken oldu. Babası kulağına annesinin adını üflemiş ve öyle de kalmıştı.

Perihan'dı o, onun Perihan'ından bir parçaydı ve o an verecek başka bir isim bulamamışlardı. O zamana kadar erkek bebek bekledikleri için kız bebek ismini hiçbiri düşünmemişti. Erkek olsa adı Tugay olacak Perihan, babasına ilk golü kız doğmakla attı, ikincisi ise annesinin karnındaki eşinin (plasenta) geç düşmesi ve yoğun kan kaybını çok zor kontrol altına alınarak yapmıştı. Genç Perihan yaşı da küçük olduğundan doğumdaki sancılara dayandıysa da sonradan gelişen komplikasyonları kaldıramamış yine de yavrusunu kucağına alıp derin derin kokladıktan birkaç saat sonra gözlerini hayata yummuştu.

Sabaha çıkamamıştı, o sabah güneşi, Perihanlardan yalnızca birine vurmuş ve sonrasında onunla devam etmişti.

Şimdi ise bunu öğrenmenin sancıyan kalbiyle birlikte yine en büyük sığınağı olarak gördüğü babasının dizlerine yatıverdi.

"Niçin baba? Niçin bana daha önce söylemedin?"

"Anneni bir başkası belleme (öğrenme), Güzide olsun diye demedim."

"Beni götürmedi diye çok üzüldüm, çok acı çektim, bilseydim bu kadar üzülmezdim. Zaten onun çocuğu değilmişim derdim."

"Bunu görmesen demeye cesaret edemezdim yavrum, annen hep benim gönlümün bir yerinde yaşadı. Onu bir tek ben hatırladım. Güzide'nin seni sevmediğini düşünme, böyle olmasına rağmen seni de götürmek istedi ben mani oldum."

İşte Peri buna şaşırmıştı. Onun annesi olmadığını, annesinin bir başkası olduğunu zaten biliyordu ve bu duruma içsel olarak alışmıştı lakin bunu bilmiyordu. Hıçkırıklarıyla boğulduğu geceler boyu bunu bilse, yine gitmese ama bilse kalbini biraz olsun ferahlatırdı. "Onu hiç mi sevmedin baba, Güzide annemin hiç mi hatırı yoktu sende?"

"Onun bir eşe ihtiyacı vardı benim ise bir günlükken elimde kalan çocuğa bakacak bir kadına. Yargıla ya da yargılama, Güzide'nin de bir hikayesi var, o an tek yaptığı şey beni tercih etmek oldu ve sana da seve seve baktı. Küçücükken onun kokusundan ayrılmak istemezdin, kendini bana sevdirmezdin bile."

"Onun bana ne kadar iyi bir anne olduğunu konuşmamıza gerek yok baba, zaten biliyorum. Bizzat ben yaşadım. Sen neden çocuklarının annesine bunu yaptığını söyle? Bunu sana hiç sormadım çünkü o yıllarda normalmiş gibi gelmişti, başkaları da bunu yapmıştı ve bu konuya yabancı değildik. Ama normal değildi baba, neden bunca yıl seni çeken ve çocuklarına bakan bir kadının üzerine başkasını getirdin?"

"Bu konu senin haddine değil Perihan!"

"Aksine bir tek benim haddime baba. Annemi doğduğum gün kaybettiğim yetmezmiş gibi birde diğer annemin acısını yaşattın bana. Genç kızdım, hiç tanımadığım bir kadınla aynı eve koyup gittin beni!"

Pamuk ŞekerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin