eda'danberbat bir haldeydim. dünyanın en yalnız ve en umursanmaz varlığından farksız hissediyordum. o kadar kıyıda köşede kalmış gibiydim ve bu benim yüzüme o kadar çarptırılıyordu ki midem bulanıyordu. saatlerdir midem bulanıyordu ve sadece fiziksel değil aynı zamanda ruhsal olarak da karman çorman bir çürümenin eşiğindeymişim gibi geliyordu. bir yandan mahkeme duvarından ala yüzüyle arabayı süren nişanlım, diğer yandan bana iyi olduğumuzu söyleyen ancak iyiden başka her şey olabildiğimiz büşra hanım. midem bulanıyordu, bunun sonu iyi görünmüyordu.
hayatımın en kötü uzun yolculuğu o güne aitti. oysa hayalimde farklı ilerlemişti her şey. yolun yarısını ege sürecek, büşra ile ben ise ege'nin rock ve pop şarkılarıyla dalga geçerek ama bir yandan da şarkılara eşlik ederek geçirecetik, diğer yarısında da direksiyona büşra oturacaktı ve egemen arkada kestirmeye çalışırken biz kısık sesle güzel müzikler dinleyecektik. büşra bana şakalar yapacaktı. derin dışında izmir'de ne yaptığını anlatacaktı. çantalarına doldurduğunu gördüğüm yeni aldığı parçaları anlatacaktı.
hayalim böyleydi. fakat yolculuk tam bir fiyaskoydu. gerim gerim gerilmiştim. kimse konuşmuyordu, müziğimiz yoktu. canım çok sıkılmıştı. aynadan baktığımda büşra'nın göbeğinden başka bir şey de göremiyordum bu yüzden sadece telefonumla uğraşabilmiştim.
eve gelebildiğimizde ve bir saat sonra yerleşebildiğimizde de en azından aynı odada bulunabileceğiz diye kendimi avuturken bulmuştum kendimi. yolculuktur, belki bünyesi kaldıramamıştır, biraz dinlensin kendine gelir diye düşünmüş ancak yanıldığımı görmüştüm. babasıyla sarılıp her şeye bıraktığı yerden devam edebilen büşra buna ek olarak kocaman büyümüş kediyi görünce de anormallikten bir iz taşımıyor. yorgunluk ibaresi taşımayan bedeni sanki o gittiği sabahtan beri aydınlanmamış evde parlarken o bana bakmıyor, gözleri benimkileri bulmuyor.
alınıyorum. doğal olarak alınıyorum. ben ona bir şey mi yapmıştım? hayır. yanlış anlayabileceği bir şey mi demiştim? hayır. izmir'e gittiğimiz günden beri onunla konuşmak için bütün adımları atmış ve aramızın iyi olacağına dair üsteleyen sorular sormuş olmama rağmen bana karşı bilinçlice büründüğü bu soğukluğu kaldıramıyorum. kasıtlı yaptığı belli, düşünülmüş bir şey olduğu da belli.
anlamak istemiştim, bunun için gerçekten çabalamıştım da. fakat anlamak istemiyorum artık. bana neden sağ gösterip sol vurduğunu artık anlamak istemiyorum. artık sadece kendimi anlatmak istiyorum. iyi miyiz diye sormak, temize çekmek yerine gerekirse tatlı gerekirse de öfkeli bir dille anlatmak istiyorum. göğüs kafesimin içinde harlı bir alev tutuşuyor, en ufak bir terslikte büyüyecek biliyorum.
büşra'nın babası arabasına kavuşur kavuşmaz dışarı çıkınca evde yine klasik üçlü kalıyoruz. egemen salonda televizyon izlerken bal da kalorifer peteklerinin üstüne uzanmış yatıyor. çantalarıyla odaya benden önce girip yerleşen büşra ise hala o kapıdan çıkmış değil. ne yapacak ki? yine izmir'deyken yaptığı gibi odasından çıkmayacak mı? bizler öte odalarda her şeyler hakkında konuşurken o yine bizi duymayacak mı? gitar çalmayacak mı veya çay yaptığımda almayacak mı? alışık değilim bu hallerine. alışık olduğum büşra bana bu kadar umursamaz davranmazdı. ona yer ayırdığımı görse yanıma uçar omzuma da başını koyardı, odasına girdiğimde okuduğu kitabın özetini anlatırdı, ortama bir tanıdığı geldiğinde ona yapışık kalmak yerine bizi kaynaştırabilmek için konu açar dururdu.
alışık değilim ve bu sebepsiz değişiklikler beni çok simirlendiriyor.
böylelikle odaya giriyorum. yatağına uzanmış, saçları yastığına dağılmış, ince bedenini görüyorum. tüm yatağa yayılmış, iki kişiyken rahatça sığdığımız o yerin her santimine bir uzvunu sarkıtmış. kapıyı tıklatmadan daldığım için mi yoksa sertçe kapatmış olmamdan mı bilinmez bana dönüyor. bana döndüğü için şükredebilecek bir noktada buluyorum kendimi. bir insan bu kadar kısa sürede nasıl böyle buz kesebilir aklım almıyor. daha üç gün mü dört gün mü önceydi bana iyiyiz demesi? aynı gecede yüzünü haftalar sonra ilk kez yakından görmüştüm hatta. parmağımı uzatsam burnuna değebilecek bir konumdan ne oldu da bu mesafeye çekildik?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
denememeler
Fiction généralegxg günlerim kayıyor dünlerim kanıyor her şeyim yanı başında yanıyor ama yarın olmuyor