Fedakarlık

Mavi

Tuana'dan

* Ya bir eğil biraz * dedim parmak uçlarıma çıktığım halde yetişmediğimde. Önümde tamamen oturduğunda arkasına geçip yakasını düzelttim

* Ya Tuana sen de gelsen * dedi yine kol düğmeleriyle uğraşarak ayağa kalktı. Nefesimi verip başımı yana eğdim
* Nolur bak ben sensiz gitmek istemiyorum * dedi mızmızlanan çocuklar gibi

* Of çağan * dedim masaya yönelerek parfümünü elime alıp. Bana hala ısrarla bakıyordu
Yanında gittim

* En fazla üç saat sürecek git de gel hemen * dedim üstüne bir kaç tane sıkıp. Parfümü elimde tutup bir adım geri giderek baştan aşağıya baktım
* Çok yakışıklı oldun be! * Dedim kocaman gülüp. Dudaklarını bükerek bastırdı

* Hadi geç kalmadan çık * dedim parfümü yerine geri bıraktım

* İlk önce sıla gelecek ondan sonra * dedi kol saatini takmak için komodine yönelerek.
Doğru ya. Sılayı çağırmıştı dimi. Of
Yalnız kalmayıyım diye sılayı çağırmak için bin takla atmıştı. İyi işte gelsin evin kalan yerlerini temizleriz oh çok güzel oldu

Masaya yaslanmışken önümde dizleri üzerine oturmasıyla bakışımı ona indirdim
Karnımı iki eliyle tutup insanla konuşur gibi karnıma bakmaya başladı

* Bak anneyi incitmek, ben yokken canını çektirmek ve de onu yormak yok tamam mı? * Dedi. * Ve ben gelene kadar da ona iyi bak * dedi karnımın üzerinden öptü. Güldüm
Alınır bakışlarını bana atıp geri karnıma döndü
* Ben seni de götürmek istemiştim ama, neyse * dedi nefesini vererek. Sesli gülerek gözlerimi devirdim

* Ya geç kalıyorsun senin yaptığına bak hadi git artık * dedim omuzlarına vurup. Ayağa kalktı

* Bak yemeğini zamanında ye tamam mı sılayı arayacağım kontrol etmek için * dedi parmağını bana doğrultup

* Ne yani bana inanmıyor musun da sılayı arıyorsun? * Dedim kaşlarımı çatıp

* Konu inanmak değil, konu benim senin iyi olmandan emin olmam sadece bu * dedi ve saçlarını aynada son kez parmaklarıyla düzeltip yanağımdan öptü. Gülüp sarıldım

* Ya şu yüzüne bir gülümseme koy be adam! * Dedim elimle dudaklarını kenara çekerek gülümseme yapmaya çalıştım

* Ya ne gülümsemesi ya? * Dedi bu kez de kaşlarını çattı. * Ben bugün çocuğumun cinsiyetini öğrenecektim belki de bir kaç dakika önce cinsiyetiyle hatta ve hatta ismiyle seslenmiş olacaktım * dedi gerginlikle sesi odada çınlayarak
Kahkaha atarak kollarımı etrafına sardım

* Tamam abartma yarın gideceğiz işte ne büyütüyorsun bu kadar * dedim. Sarılmıyordu bile ya!
* Niye sarılmıyorsun ya! * Dedim başımı kaldırıp. Kızgın bakışlarını kaçırdığında kapının zilini duydum. Çağan hemen sese doğru döndü

* Sıla geldi * dedim geri çekilip odadan çıktım. Kapıyı hemen açtım

* Selamlar * dedi gülümseyip. Güldüm

* Merhaba gel * dedim geri çekilip. İçeri girip ayakkabılarını çıkardı
* Seni de ikide bir çağırıyoruz kusura bakma * dedim

* Saçmalama be * dedi. Çağan asık suratla odadan çıktığında montunu giyordu
* Ooo bu ne yakışıklılık * dedi sıla çağana baştan aşağı bakarak. Çağan sadece göz devirdi

* Hoşgeldin baldız * dedi ayakkabılarını dolaptan alırken

* Nolmuş buna be sanki cenazeye gidiyor * dedi sıla