Akşam yemeği

841 79 49
                                    

Tuana'dan

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra direk mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya başladım.

Çağanın sweatshirt'ı çok bol olduğu için kollarımı omuzlarıma kadar sıvadım ve domatesleri yıkamaya başladım. Güzelce yıkadıktan sonra ince ince doğrayıp masaya koydum.
Buzdolabının kapısını açtığımda ne var ne yok diye yokladım.
Yok yoktu

Sessiz güldüm kendi kendime

Peyniri ve zeytini çıkarıp meyve suyunu da zorlukla çıkarıp kapıyı ayağımla kapattım.

Peyniri ve zeytini de tabaklara koyup masaya ekledim

* Çağan menemen sever yapsam mı ya * dedim elimi kemerime koyarak sofraya bakıp.
* Yapayım ya nolacak * dedim elimi havada savurup.
Yine dolaba gittim ve malzemeleri çıkarıp menemeni hazırlamaya başladım.

Ayakta kalınca şu aralar belim çok çabuk ağrımaya başlıyordu ve bacaklarım yoruluyordu.
Bu yüzden sandalyeye oturup arada bir baktım yanmasın diye.

Kokusu mutfağa yayıldığında gülümseme yüzüme çekildi

* Eveet. * Dedim tavayı sofranın ortasına koyarak. * Çok güzel oldu * dedim ellerim kemerimdeyken.

* Çağaan * diye sesimi yükselttim biraz salona doğru. * Hadi gel kahvaltıyı hazırladım *
Cevap vermedi.



* İlla ayağına çekecek beyfendi * dedim mutfaktan çıkarak. Salona girecekken kapı zili çaldı. Yerimde durduğumda salonla kapı arasından bakışımı geçirdim.

En son kapıyı açtım. Karşımda sılayı görmemle duraksadım

* Sıla? * Dedim beklemeyerek. Çünkü daha adresi atmamıştım

* Merhabaa!! * Dedi elindeki poşeti havaya kaldırarak. O sırada çağan hızla yanıma geldi

* Kusura bakma lavabodaydım * dedi daha sılayı görmeden. Ona döndüğümde o da bakışını sılaya çevirdi

* Sıla. Hoşgeldin * dedi hiç şaşırmayarak yüzüne gülümseme oturdu. * Gel kalma dışarda * dedi çekilerek yol açıp

Sıla hemen içeri girdiğinde kapıyı kapattım

* Sen adresi nasıl buldun? * Dedim. Poşeti iki eliyle tutarak yüzüne geniş bir gülümseme çekip çağana baktı

* Enişte sağolsun * dediğinde çağan güldü. Kaşlarım çatıldı
* Seni dışarı çıkarmak istedim * dedi sonra gülümsemesinin yerine kaşlarını çatarak. * Yok Tuana dışarı çıkamaz yok onu yalnız gönderemez yok başı döner yok ne halt olur! * Dedi ağzını yüzünü buruşturarak taklit edip. Çağan gülerek eliyle alnını tuttu

* Adresi attı işte meymenetsiz * dedi gözlerini devirip

* Ayıp ama * dedi çağan gülerek

* Yürü be ayıptan bahsetme sen iflas edersin * dedi parmağını doğrultarak. Başım şişerek oflayıp mutfağa ilerledim

* Bak şişirdin kafasını * dedi sıla peşime takılıp.
Mutfağa girer girmez sandalyeyi çekip oturdum. Onlar da peşimden gelerek ikisi de karşımdaki sandalyelere geçtiler

* Aha sofraya bak lan! * Dedi çağan bakışı sofradayken gözleri büyüyüp. Kendi tabağıma peynir ve domatesten alıp yemeye başladım

* döktürmüş gene * dedi sıla elindeki poşeti de masaya bıraktı. Bakışım poşette takılı kaldığında ağzımdakini çiğneyerek umursamaz tavırla çatalı elimde tuttum

FedakarlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin