2.2

68 3 1
                                    

İyi okumalar okurlarım 🤍
Oy ve yorum atmayı lütfen unutmayalım, hikayenin kapasitesi sizinle değişecek.

2S 2 Bölüm - Bir kardeş meselesi

Şok içinde yüzüne bakmaya devam ettim, bir erkek için hemcinsini öldürmek öyle mi? Bu nasıl bir ruh hastalığı, nasıl bir psikolojik sorun? Bu kıskançlık değil, bu manyakça sahiplenme duygusu.
"Kıskançlıktan fazlasını gördüm." Dedim tereddütle, ama gülümsemişti. "Normal biri değildi." Onu dinlerken ne kadar uykumun geldiğini fark ettim, sesi adeta melodi gibiydi, hiç bir cümlenin tonlamasını yanlış yapmıyor, her cümlesindeki ses tonu hep aynı oluyordu. Aslına bakılırsa bu muazzamdı, kontrolcü sesi.

Esnemelerim artarken oda daha fazla rahatsızlık vermemek adına sustu ve kanepeden birine yattı, o kadar huzurluydu ki ortam, dışarısı buz gibiyken içerisi sıcacık ve huzur verici ki, ne olduğunu bilmediğim ama buzdolaptan geldiğini düşündüğüm bir ses var, Sadece uyumak istedim, bu huzurla.

***

"Umrumda mı? Nasıl yaparsın şerefsiz!" Bağırış sesleriyle olduğum yerden kalktım, ne oluyor lan? Ben ne zaman odaya geldim? Ne zaman uyudum? Ben en son Aresle sohbet ediyordum. Ve şimdi buradayım, tahminen abim almış ve yatırmıştı, ancak dışarıdaki seslere uyar bir teori bulamadım, bu yüzden hemen odadan çıkıp salona geçtim ve ne yaptıklarına baktım. "Ne oluyor?" Abim kafasını bana çevirdiği anda Ares güçlü bir yumruk yapıştırdı, abim yere düşerken bende Aresin üstüne gittim. "Sen ne yaptığını sanıyorsun lan!" Ares umursamazca yerlere bakmaya başladı ve en sonunda baktığı şeyi bulup yerden bir kaçını topladı ve bana gösterdi.

Bunlar, abimin eskileri, don gibi karı değiştirdiği için -desteklemiyorum onu- bunları normal buluyorum, öpüşürken, yiyişirken, barda, farketmiyor. Bundan bizim evde daha çok var demek istesemde tuttum kendimi, sorun ne? Neye bu kadar kızmış olabilir?

Ben bunu düşünürken elindeki bir kaç fotoğrafları yere attı ve tek bir fotoğraf bıraktı. "Bu kişi..." dedi titreyen elleriyle kumral kızı göstererek. "Benim kardeşim." İşte bunu bilmiyordum, içimdeki orospu "Ne olmuş yani, kardeşin isteyerek vermiş." Demek istedi ancak kendimi susturdum, şaşırmış gibi yapayım bari. "Kendiside istedi!" Abim gürleyerek kalktığı anda iç sesim olduğu için çok teşekkür ettim.

Ares abiye vurduğu gibi savurdu, bense oturup onları izlemeye kefilim, çünkü katılırsam aralarında kalır ve ölürüm, bu bir gerçek, oturup izleyecek misin cidden? Hayır, cips alıp izleyeceğim.

***

Kavga bitti, ikiside en son birbirini yerde yiyip bayıltana kadar dövdü, şimdi gerçek yüzleşme vakti. "Neden yaptın, sana güvendim." Dedi Ares. "Güvenini kıracak bir şey yapmadım, Melisayı sevdim." Yalan. "O yüzden mi aylarca ismini söylemediği o kişiye ağladı koynumda!" Mevzu derin. Güzel, yüzleşiyorsunuz, ben ne yapıyorum, kahve yaptım sizi izliyorum, mevzunun ucu bana değmediği sürece uslu uslu oturur izlerim, ancak ucu bana değerse mahvolurlar.

"Öpüşün barışın artık, ne var yani bikerecik s." Abimin siker bakışları yüzünden sustum, bu bakışlar insanın aklını alır. "Bikerecik sevdiyse." Dedim yerime pusmuş bir biçimde.

Dalga bitmişti, mevzu gerçekten derinleştiği sıralar sıkılmış ve dışarı çıkmıştım, insanlar doğayı çok seviyor, doğada yürüyor ve temiz hava alıyor, onlar için dağda yürümek fantezi, hayat sevinci, ama ben... sevemiyorum, ne dağı ne otu, ormanlık alandan hep tırstım, beni şuraya salsanız yürüyemem, çünkü ben şehir kızıyım.

Abim kapıdan hızla çıktı ve kolumu tutarak tek kelime etmeden benide sürüklemeye başladı. "Nereye?" Abim sustu, o ne kadar sinirliyse o kadar susardı, bu yüzden onu konuşturmayacak boğmayacaktım.
Arabaya bindiğimizde dikiz aynasından Arese baktım, o an farkettiğim ince ve korkutucu ayrıntı onunda bana bakmasıydı, gözlerimiz öyle bir kesişmişti ki gözlerimi çekmek zorunda kaldım. Neden öyle bakmıştı ki? Ben ona yanlış yapmamıştım, abim yapmıştı, hesabınıda abimden sorması gerekiyordu.

5 saat sonra

Yerimde duramıyorum, tam anlamıyla duramıyorum, odada bir sağa bir sola gidiyor odayı kurcalıyor ve saçlarımı çekiştirip duruyorum. Çünkü gerginim, heyecanlıyım, ve birazcıkta mutlu.
Çınarın yazmasından tam 3 dakika 4 saniye geçti, engelimi kaldırmış,  'Her zamanki mekan 00.00' Yazmış ve başka bir şey yazmamıştı, benimle konuşmak istiyordu, özlemişti belkide? Suçlu da hissetmiş olabilir? Hala seviyor muydu? Sevmese yazmazdı.

Aklımın karmaşık sorularına yenik düşmemek adına banyoya girip yüzümü yıkadım, mekan aynıydı ancak saat çok garipti, 12.00 Çınar beni hiç o saatte bir yere çağırmaz en geç 10.30 evde bırakırdı, fakat şimdi kendi bile almadan beni çağırıyordu, hemde gecenin 12 sinde. Aslında, belkide dertliydi, ancak kendine güvenip bana yazmıştı, bilemezdim.

Hava buz kestiği için güzellik algılarımı siktir edip kazak ve üstüne mont giydim, altımada termal bir tayt çekip bu gecenin kombinini cidden berbat şekilde tamamladım. Tek derdim abimdi, eğer şu an bir yere gittiğimi görürse beni asla salmaz ve başımdanda ayrılmazdı, bu yüzden çok dikkatlice odamdan çıktım ve ayak uçlarımda aşağı inmeye başladım. Abim ortalıklarda yoktu, kesin odasında bir şeyler tıkınıyordur diye düşünürken evden çıkmayı başarmıştım bile.

Babam bu akşam gececiydi, annem ise içtiği ilaçlar yüzünden çoktan uyumuştu, tek sıkıntı abim, ben yokken odama gelmez inşallah diye düşünmekten başka bir şey gelmiyor elimden.

Bir taksi durağını aradım ve bir taksi istedim, kalbim yerinden çıkacak gibiydi, onu bu kadar sevdiğimi bilseydi eğer, öyle düşünemezdi bile... fakat o beni ilk fırsatta terk etmişti. Bunları düşündükçe heyecanım azalsada aşk aşktır diye düşündüm.

***
İşte burdayım, geldim.
Onunla bizim ortak dertleşme tepemiz vardı, her morali bozulduğunda benide buraya getirir beraber saatlerce dertleşirdik, burada az koynumda ağlamamıştı, ailesiyle olan detlerin hepsini en yakından ben bilir ona saatlerce tavsiye vererek gönlünü rahatlatırdım.

Taksiden inip tepeye doğru yürümeye başladım, burası ilk defa bu kadar sessiz ve boştu, her geldiğimizde ya belli çiftler yada bir kaç tek insan olurdu, ancak şu an kimse yoktu. Yinede korkmadım, onun olduğu yer benim için en güvenlisiydi, bunu iyi biliyorum.

Tepeye vardığımda onu göremedim, her oturduğumuz yerde yoktu.
Telefonumu çıkarıp numarasını tuşladım ve aradım, ardından çok çalmadan açıldı. "Nerdesin?"
Sessizlik, sessizlik ve sessizlik.
"Tam arkanda." Daha ne olduğunu anlamadan arkamdan yediğim ağır bir cisimle yere düştüm, belkide bir yumruk, yada taş.

Şu an tek bildiğim bu sesin Çınara ait olmadığıydı. Ben yerde kıvranırken önümde diz çöktü, bu beklediğim yüz değildi, fakat tanıdıktı.
"Beni gördüğüne sevindin mi?"
Aresin derin sesi olması gerektiğinden sert ve ruhsuzdu.
Son gördüğüm onun yüzü, son gördüğüm onun sesiydi...
Sonrası ise bariz bir karanlık.

Bölüm sonu.
Düzenlenecek

DENEK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin