2.4

45 3 3
                                    

Heyy!
Nabersiniz? Umarım iyisinizdir
Ben iyi sayılırım. Evet bölüm yine geç geldi ancak spora başladım ve vaktim hiç olmuyor aileme bile! Bu yüzden burayı boşlamış olabilirim:,)
Hepinizden özür diliyorum.
Sizleri çokkk seviyorum

2S 4. Bölüm - Gözlerime bak

Hayatım nasıl bir anda battı? Okulum? Ailem? Sevdiğim? Nasıl bir anda elimden alındı? Alt üst oldum, destekçilerimi arkamda bıraktım. Bıraktırıldı! Zorla!
Her şeyimi orada bırakmak zorunda kaldım. Şimdi neredeyim? Antalyada bu kadar ıssız bir yer olduğunu bile bilmediğim bir hiçliğin ortasındayım, bana sunulan imkan camdan bakmak, yemek yemek, ve uyumak. Bana konuşma hakkı sunulmadı. Fikrim yok, Ares diyor, bense dediklerini yapıyorum. Sıkılmıyor, her gün gelip uzun uzun bakmaktan bıkmıyor.

4 gündür bu rezalet durumun içindeyim, kendimi köpek gibi hissetmeye başladım, çünkü kaçma eğilimimden sonra Ares bileğime bir kelepçe gerdi, şimdi camdanda bakamıyorum, Anne, baba, abi, hepinizi çok özledim. Canım çok yanıyor, burası sıkıcı, abi ben seninle kavga etmek istiyorum tekrar, sabah sabah gıcık et, dışarı çıkacağım zaman 50 tane soru sorup beni darla, özledim. Özlüyorum...

4. Günün ortalarında sıkıntıdan çatlamak üzereyken Ares bir günlük getirdi, sıkılınca buna bir şeyler karalamamı söyledi, o an defteri alıp fırlattım, ancak sıkıntım o defteri fırlattığım yerden almamı sağladı, uğraşım yoktu, yemeğimi bile Ares yediriyordu. Kendimi engelli gibi hissetmeye başladım çoktan. Ve bu uğraş benim için en zevkli şeylerden biri.

Antalyada dağın tepesinde burda olmaması gereken bir evin içindeyim, evin her köşesinden modernlik akarken sanki onu biri zorla alıp buraya koymuş gibi duruyor. Benimse kaldığım oda beyazların eşlik ettiği renklerde, Ares beni delirtmek adına her şeyi beyaz yapmış.

Odanın kapısı tekrar açılınca bu sefer ne saati olduğunu sorguladım, ancak Aresin elinde, yemek, tatlı, yada her hangi işime yarayacak unsur yoktu. Kağıtlar vardı. "Ne o? Şimdi de ressam olayım diye mi uğraşıyorsun?" Ares gözlerini kısarak yanıma oturdu ve kağıtları düzenlemeye başladı, bir sürü yazı bir sürü imza isteyen yer barındırıyordu bu kağıt, ancak neye imza atıp atmayacağımı daha kestiremiyordum.
"Ne bunlar?" Ares cebindeki kalemi çıkarıp kağıtlara imza atmaya başladı. "Kurtuluşun." O an kalbimin göğüs kafesimi zorladığını hissettim, çıkacaktım buradan! Kurtulacaktım bu manyaktan.
"İstersen direk imzala, okuyup okumamak sana kalmış, ben şartlarımı açıklayacağım." Ares kâğıdı önüme döndürüp kalemi elime verdi. İmza kısmına bakarak yavaşça yukarı çıkmaya başladım ve başlığına geldiğimde vücudumun bir elektrik akımına kapıldığını hissettim, beynim tepki vermiyordu gördüklerine, hücrelerim iflas etmiş bile olabilirdi!
"Bu... ne?" Ares dünyanın en normal şeyini söyler gibi kestirip attı.

"Evlilik dilekçesi."

***

"Hayır! Hayır, bu şeyi imzalamayacağım!" Evet şok geçti, şimdi ise sinir krizimi Aresin yüzüne vuruyorum. Ancak o beni dinliyor mu? muamma. "Ares!" Tekrar bağırdığımda yüzüme bakma onurunu bana gösterdi. "Afra 10 dakikan kaldı, ister evet de karım ol. İster hayır de esirim ol, karar senin." Bir dakika, karısı olmakla esiri olmanın arasında bir fark olduğunu falan mı sanıyor bu manyak? "Sen ikisini farklı şeyler sanıyorsun demek, Orospu çocuğu!" Çekinmemiştim, annesine sövmekten çekinmeyeceğim tek insandı Ares, evladını bu kadar karaktersiz yetiştirmiş bir anneye başka bir kelime bulamıyorum.
"Pekala." Ares elimden kağıtları çekip aldı, evet zor olabilirdi ama belkide tek kurtuluşum buydu, böyle düşünme gereği bile duymamıştım, evlenme fikrini kaçış seçeneklerim arasına bile koymamıştım, ancak şimdi götüm sıkıştı.
"Ares!" Dedim. "Şartları bilmek istiyorum." Ares dudağının kenarını kıvırdı ve kağıtları köşeye bırakıp karşıma oturdu. "Kelepçesiz bir şekilde yaşayacaksın, fikirlerine saygı duyacağım, ve eğer istediğim gibi bir kadın olursan sana en iyisini yaşatabilirim." Ağlamalarımı durduramadım, peki aşık olduğum o adam ne olacak? "Çınar... Çınar bensiz ne yapacak?" Onu hep bir çocuk gibi görmüştüm, bu yüzden sanki ben olmadan yaşayamaz gibime geliyor, o bana muhtaç.
"Çınar öldü." Evet, kalbim durdu, nefes alamıyorum bile, ağlayamıyorum, sadece durabiliyorum, şok mu? Bu şoktan öte, bunun ne olduğunu bilmiyorum ama bu gerçek iflasım gibi! Ağzımdan sadece küçük bir 'Ne?' Çıktı. O kadar.
"Saatlerce seni bekleyemem." Ardından kağıtları tekrar önüme koydu.

DENEK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin