Özel bölüm

48 4 0
                                    

Özel bölümmmm❤️

2 sene sonra.

Takvimdeki yaprağı bir kez daha kopardım, bu gün projenin bitiminden tam olarak 2 sene geçmişti, o günden sonra dağhanla arayı açmıştık, bunları kaldıramayacağımı bildiği için bana kafa tatili vermiş ve kendiside tatile amerikaya gitmişti. Peki 2 senede neler oldu?

"Bırak şunu yazmayı artık, ya sanki benim düğünüm." Denizin elindeki eşyalarla mızmızlanmasına daha fazla katlanamayarak bilgisayarı kapattım ve onun yanına gittim. "Afra ayıktırayım seni, evleniyorsun." Ona dehşete düşmüş bir edayla bakarken aynanda bana ayırdığı giysileri giymeye çalışıyordum.

Evet kendimi tatile çıkardığımda hiç ummadığım kişiyi bulmuştum, çocukluk aşkımı, bana bu tatilde hayat veren o kişiyi bulmuş ve 8 ay sonra evlenme kararı almıştık, bu benim için paha biçilmez bir farklılık yaratırken kendimi her Şeyden soyutlamış bir süre eğlenmeye adamıştım.

Ama aklımda kalan kısımlar vardı, Dağhanla olan iş birliğimi bitirmemiştim, yeni bir projede tekrar kapıma dayanabilirdi, ve aslına bakılırsa özlemiştim de onunla bir proje üstünde kafa yormayı, onunla ilerlettiğim işler sayesinde şu an cüzi bir miktar paraya sahiptim. Ve bunun devamı gelse çokta fena olmazdı, çünkü onunla çalışmak oldukça zevkli bir süreçti, manevi yöndende maddi yöndende.

"Hadi şunuda tak." Deniz eldivenleri bana uzattı ve ilgilendiği işe geri koyuldu.
O an düşüncelerimden kopmuş ve aklıma gelen ayrıntıyla Denize dönmüştüm. "Dağhana davetiye gitti mi?" Deniz bana umutsuz bir vakaymışım gibi bakmaya başlamıştı bile, çünkü bu durumu en başından istemeyen oydu. Onunla proje yaptığımda aylarca kimseyle muhatap olmuyor sadece Dağhanla konuşuyordum. Çünkü bu durumun gizli kalması adına her defasında bir senet imzalıyor ve ona uyma zorunluluğumun bilincinde kalem atıyordum.
"Tabikide hayır. Ancak kafanı dinledin, seni hatırlaması dahilinde her an tekrar yanına alabilir. Bunu istemiyorum." Ne olursa olsun onunla manevi bir dostluğum vardı, onu düğünüme davet etmek zorundaydım, yıllarca evinde yaşamış parasını yemiştim. Bunu kendime yediremesem de sustum ve bunu kendim halletmek için düşünmeye koyuldum.

Telefonu elime alıp Denizden uzaklaştım ve Dağhanın adını yazdım. Yurt dışından dönmemişse zaten gelemezdi, ancak Türkiyedeyse o gelmeliydi.

Telefon 3. Çalıştan sonra açıldı, yıllar sonra sesini duymak beni duygulandırmış olsada bunu belli etmedim. "Dağhan, nasılsın?" Sesi oldukça keyifli geliyordu, bu tatil ona da yaramıştı.
"Dağhan... ben evleniyorum, ve sanırım davetiyeni atlamışlar, eğer Türkiyedeysen, bekliyorum." Bir süre telefondan ses gelmedi, ancak sonra neşeyle konuşmaya devam etti. "Evet, ancak hâlâ yurt dışındayım. Salonun adresini at en azından düğün hediyeni yollayayım." Gülümsedim ve mağrur bir sesle onu onayladım.

Telefonu kapattıktan sonra adresi attım ve daha düğüne saatler olmasına rağmen telaşla ordan oraya koşuşturan Denize odağımı verdim. Onun kadar hevesli değildim, daha doğrusu Dağhanın orda olmayacağını duyduktan sonra hevesim azda olsa kırılmıştı.

***

"Hazır mısın? Nasıl hissediyorsun? Tanrım çocukluğum evleniyor!" Ufak bir kahkaha attım ve aynada kendime attım, hep hayal ettiğim gibiydim, sade ama gösterişli gelinliğin içinde zarif bir şekilde etrafımda döndüm. Birazdan arabalar gelecek ve buradan çıkıp salona gidecektik.

"Acaba Mert nasıl oldu?" Deniz kıkırdadı ve telefonundan Mertin sabah attığı fotoğrafı gösterdi, siyah ve gösterişli damatlığın içinde bir modeli aratmıyordu, işte bu adam benimdi.

"Geldiler!"
Heyecanla kendime son kez baktım ve duvağımı kapatıp çalan kapıya doğru ilerledim. İşte hayal ettiğim o sahneler.
"Keşke... ablamda burada olsaydı." Hadi ama! Bu kadar mutlu günümde çenesini tutamamış ve gözleri dolmuş bir şekilde bana bakan teyzeme baktım. İsterdim, anne ve babamın burada olmasını, ancak onları yıllar önce kaybetmiş ve buna haliyle alışmıştım, şimdi bunu hatırlatmış olması neden gözlerimi doldurmuştu ki? "İnan bana, seni izliyorlar." Deniz elini omzuma attı ve bana destek çıktı.
Biliyordum, beni görüyorlardı, ve bu yüzden mutlu olmalıydım.

***

Evden alınmış ve konvoyun ardından büyük ve görkemli düğün salonuna gelmiştik, beyaz ve kremin ağırlıklı olduğu düğün salonuna Mertle el ele ve gülümseyerek binlerce insanın alkışları eşliğinde girdim. "İşte gelin ve damat!"
Herkes bize imrenerek bakıyordu, sanki yıllardır bu anı bekliyor gibilerdi, sanki doğru kişi gerçekten Mertmiş gibi.

Mert bana yaklaştı ve kulağıma eğilip bir kaç cümle fısıldadı. "Çok güzelsin." Gülümsedim, olabildiğince gülümsedim ve el ele masaya oturmanın zevki ve heyecanıyla insanları süzdüm.

Neden eksik hissediyordum, sanki burada eksik birileri vardı, evet vardı. Annem, Babam. Ve... Dağhan.
Eksiktiler işte, burada değillerdi, ve ne kadar kabul edemesemde burada olmayacaklardı.
"En azından Dağhan, burada olsaydın." Kendi kendime fısıldadım ve neşemi yüksek tutmaya çalıştım.
"Öncelikle Şahitlerimizi masaya alalım." Ve tek tek Mertin şahitleri ve yıllardır bize dostluk eden Leyla ve İlkay abi masaya geldi ve bize gülümseyerek oturdu, hemen ardından ise Deniz masaya geldi. Ama o an beklemediğim bir yüzle karşılaştım. "Dağhan." Siyahın en çok yakıştığı insan, elinde bir buketle gülümseyerek masaya oturdu.

"Seni böyle bir günde yalnız bırakamazdım."
Burnumu çekerek teşekkür ettim, biliyordum, gelecekti ve gelmişti.

***

Nikah kıyılmıştı, sorular yöneltilmiş cevaplar alınmış ve büyük bir alkış eşliğinde bu merasim bitmişti. Sıra insanların en sevdiği kısma eğlenmeye geçmişti. Evet kalkıp dans etmeliydim ancak Dağhanın beni köşeye çekmesiyle bu durumu ertelemeye karar verdim.
"Nasılsın?" İyiydim, o burada olduğu sürece de iyi olacaktım.
"Afra, ben projeyi tekrar hayata geçirdim." Bu bir teklif miydi? Cevabımdan korkuyor gibiydi, ancak sormuştu işte.
"Evet artık yardım etmen imkansız ancak sadece ufak bir teklif, yarıda bıraktığımız işi bitirelim mi?" Gülümsedim.
Sanki düğün benin değilmiş gibi en çok buna sevinmiştim, heyecanlı bir şekilde dudağımı ısırdım.

"Bitirelim."

Bölüm sonu.

DENEK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin