2.5

31 2 0
                                    

Hayy şeker parelerim
Bölümü geç yayınladığımın farkındayım ancak okulum ve sporum dahilinde kendime bile fırsat bulamıyorum, bu yüzden yazabildiğim kadar yazıyorum.
Sizleri çok seviyorum, ve desteklerinizi bekliyorum.

İyi okumalar.
Yıldıza basmayı unutma 😉

2S 5. Bölüm - Bir İmkansız Evlilik

Bir insana bedensel olarak karşı gelememek o kadar kötü hissettiriyor ki, sanki tüm hayatım boyunca tüm insanlara karşı gelemeyecekmişim gibi hissediyorum, gücümü almışlar gibi. Ve bir daha geri gelmeyecek gibi.

O günün ardından tam 1 hafta geçti, Alex beni buraya kapattı ve gitti, 1 haftadır yüzünü dahi görmüyorum, arada çalışanlar halimi hatırımı sorup gidiyor, sürekli odaları gezip turluyor arada televizyon izliyor ardından yatıyordum, Hikaye okumakta, günlük yazmakta sarmıyor artık ne yazıkki.

Salonda film izlerken mayıştığım esnada kapıdan gelen anahtar sesiyle gözlerimi açtım. Ares gelmişti! Sonunda evine gelebilmişti... ben bunları dedikçe kendimi aldatılan mağdur ve aşık bir kadın gibi hissediyorum ancak öyle değil. Yüzünü yüz yıl görmesem aramam.

Ayağa kalkıp salona yalpalayarak giren bedene baktım, Ares ayakta bile durmakta zorlanırken gözlerini açmıyordu, içmişti, dibine vurmuştu içmenin. Onca gün sonra eve bu halde geliyordu. "Bu halin ne senin?" Merakımdan sormuyordum, içimdeki kini onu sorgulayarak atmaya çalışıyordum. "Afra..." sesi o kadar aciz geliyordu ki, bir an ne olduğunu merak etmedim değildi.

Ares yalpalayarak yanıma geldi ve beklemediğim o hareketi yaptı, sarıldı.
Başını boynuma gömdüğü anda boynumun ıslandığını fark ettim, o ağlıyor! Ne olmuştu? İşte şimdi gerçekten benim için merak konusuydu bu. "O gitti."
Buda ne? Kim gitti? Nereye gitti? Aresin biri için ağladığını görmek aşırı garip bir duyguydu, gözümde ruhsuz, kalpsiz, şeytan biri varken ağlayacak kadar duygusal birine dönüşmüştü.
Tabikide ona destek olmayacaktım, haftalar önce beni boğmaktan beter eden insana şimdi omzumda yer tabikide yok!

Geri çekildiğimde boşluğa düştü ve tutunmayı başarıp koltuğa oturdu. Gözleri ıslaktı, yere bakıyor yüzüme bakmıyordu. "Gitti." Tekrar demişti, "kim gitti?" Dedim. "Annem." Onu derken ellerini birbirine kenetledi, çaresizlik, bu hissiyat bir yerden tanıdık geliyordu, sevgilimin ölümü... bana aynı böyle hissettirmişti, şimdi ahımın bedelini benim sevdiğim kadar sevdiği birinin ölümü ile yaşıyor, işte buna ilahi adalet diyoruz.

"Benim sevgilimi öldürdüğünü duyduğumda bende ilk senin gibi hissetmiştim." Sert ve düz sesime karşın kafasını kaldırıp umutsuz bir vakaymışım gibi gözlerime kenetlendi. Ama ben sandığından daha umutsuzdum. "Nasıl oluyormuş?" Sinirlendiğini anladım, o an patlayacak kadar tehlikeli bir bomba gibiydi, ama konuştuğunda sesi olması gerektiğinden daha sakindi, sesi sakin ancak sözleri sert. "Annemle her gün altına girdiğin birini bir tutuyorsun ha? Yazık." Sinirden yerimde duramazken sesimi yükselttim. "Benimle düzgün konuş!" Ayağa kalkıp saldırmaya yeltendiğinde geri çekilip kaçmayı planlamıştım ancak planım olması gerektiği gibi gitmedi, ayağım sandalyenin kenarına takıldığı anda yeri boylamıştım ve aynı hızla Areste üstüme kapaklanmıştı. Ancak o kendini benden önce toparlayıp beni yakamdan tuttuğu gibi ayağa kaldırmış ardından sürüklemeye başlamıştı.

Bağıra çağıra yukarı çıkarken kendi elemanlarımın bana müdahale etmemesi tekrar tekrar canımı yakarken orada durup acıyarak bana bakıyorlardı, aralarından biri atılacakmış gibi yaptı ancak Aresin derin bakışları ile karşılaşınca öylece durdular.

DENEK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin