Bölüm 2

46 9 3
                                    


                    

                                                                                        ☾


Dün o kadar yorulmama rağmen bu gün yine sabah erkenden kalkıp şirkete gitmeliydim.Gece kalkıp araştırmalarıma devam edecektim ama nasıl yorgun düştüysem,uyanamamıştım.Tam 7de orda olmam gerekiyordu ve sadece 1 saatlik bir zamanım vardı.Şu ana kadar hiç bir zaman evden çıkarken bazı insanlar gibi 5 dakikaya hazırlanamıyordum.Bir kaç kez denesem de evden çıkan o kişi Hazan değil,ormandan kaçarken türlü işkencelere uğramış gibi gözüken biri oluyordu.Cilt bakımını yapmak da önemli işlerimden biriydi.Makyajı genelde yok derecesinde kullansam da özenli olmaya dikkat eder,kıyafetlerimin de bir biriyle uymasına çalışırdım.En önemli kısım ise saçlarımdı.Bir zamanlar upuzun ışıl ışıl parlayan saçlarım.Şimdi ise omzumdan kısa kestirmiş,uzamasını beklemeden hemen kestiriyordum.Onları da her sabah taradıktan sonra evden çıkmaya hazır oluyordum.Toka gibi şeyler yerine bandana kullanmayı tercih ederdim.İşim gereği tokalar pek kullanışlı olmuyordu.Bu gün de beyaz bandanamı taktıktan sonra kahvaltı yerine bir şeyler atıştırıp evden çıktım.

  Şirkete vardığımda odama çıktım.Önemli,tehlikeli ve uzun süren görevlerde burda bizim,yani,ben ve arkadaşlarım  için ayrılmış odalarda kalıyorduk.Beşimiz hiç ayrılmadığımız için odalarımız da bir birine yakındı.Ceren karşımdaki odada,Atlas onun sağında,Bora benim odamın sağında,Gökhan ise odamın hemen sol tarafindakı odadaydı.Şirketin bu katı özellikle bize ayrılmıştı.Burda en profesyonel olanları bizdik.Onlarla bir aile gibiydik.Ben tüm arkadaşlarımı koruyor herkesten daha çok seviyordum.Bora ise benim için çok farklıydı,onunla daha çok abi kardeş gibiydik.Çocukluktan yakın olduğumuz için o da beni çok seviyordu.Ama tabii ki, dün eğlencesini benden önce tutmasını da konuşacaktık onunla.

Son görevimiz en uzun süren ve yorucu görevlerden biriydi bu yüzden bir süredir yeni bir konu üzerinde çalışmıyorduk.Tüm o kanlı suratları,cesetleri 1 hafta boyunca görmemek iyi gelmişti.

Şimdi ise buraya gelme sebebim önceki görevin dosyalarını hazırlayıp Cenk beye vermekti.Burdaki müdürümüz oydu ve buraya gelmemi o sağlamıştı.Çocukken beni eğitmiş iyi bir ajan olmamı sağlamıştı.Şu ana kadar diğerlerine hep sertken bana çok iyi davranmıştı çünkü beni kızı olarak görüyordu.Bazen babalık sadece kanını ondan aldın diye olmaz.Sana gerçekten baban olduğunu hissettirmesi gerekir ve bu adam da tam onu yapıp beni hep koruyup-kollamıştı.Ona ne kadar minnettar olsam azdır.Bu arada korudu dediğime de bakmayın hep en önemli,zor olan görevlere özellikle beni gönderir.Eskiden onu hiç sevmez ve kızardım.Ama artık bunu beni daha geliştirmek için yaptığını biliyordum.Yine de bunu belli etmeyip hep ona kızmış gibi davranmak alışkanlığa çevrilmişti.Şimdilerde 60larına gelmiş,beyaz saçları yüzüne dökülüyordu.Her zaman giydiklerinden ve yüzünden işkolik biri olduğu anlaşılırdı.Yaşlanmasına rağmen karizmasından ödün vermiyordu.Bir ara bunun sırrını ondan öğrenmeyi de aklımda not etmiştim.

                                                                                                  ☾  

"Hazancık,yemeğe gelmiyor musun?"

"Kaç kere daha bana "Hazancık" diye hitap etme diye bu aptal kafana namluyu bastıracağım,Bora?" derken söylediklerimin aksine yüzüm sakin bir ifadedeydi.

"Hadi ama,ne var ki bunda?" bu sözden nefret ettiğimi bildiği halde hala devam ediyordu.

Şimdiye kadar hep klişelerden nefret etmişimdir.Bana böyle seslenilmesi acayip sinirlerimi zıplatıyordu.Kitaplardaki o vıcık vıcık aşklar da buna dahildi,o yüzden kitaplığımda hep gerilim,polisiye kitapları olurdu.Hepsinin de mutlu son olmasına özen gösterirdim,yani ana karakter ve sevdiklerinin ölmediği her kitap mutlu son kitabı sayılırdı.

"5 dakikaya inerim yemeğe Boracık."

"Sen diyince tüm tadı-tuzu kaçıyor." derken yüzüne garip bir memnuniyetsiz ifade kondurmayı da ihmal etmemişti.

Aşağı indiğimde iş arkadaşlarımla selamlaşıp bizim ekibin olduğu masaya yöneldim.Her zamanki gibi iki poğaça ve çay almıştım.Çayı gerçekten çok seviyordum,görev dönemlerinde çok zamanım olmasa da Ceren hep termosu da yanına alıp en kanlı çatışmalarda bile bana içirmeyi ihmal etmiyordu.Ekipte 2 kadın olduğundan haliyle biz de en çok bir-birimizle dertleşirdik.

   Yemeği yedikten sonra önemli bir toplantı olduğunu söyledikleri için toplantı odasına yöneldim.Ama daha içeri girmeden Gökhan toplantının iptal olduğunu onun yerine dışarıda hep birlikte bir şeyler içebileceğimizi söyledi.Toplantının amacı büyük ihtimalle son görev raporlarıydı ama gerçekten geçerli bir sebep olmadan da toplantılar asla iptal edilmezdi.Bu da beynimi kurcalayan konulardan birine çevrilmişti.Daha fazla bunun hakkında düşünemeyeceğim için Gökhanın teklifini kabul ettim ve hava almak için dışarı çıktım.Araştırmamı nasıl devam ettire bileceğimi düşünüyordum.Bir katili,belki de bir çeteyi bulmam gerekiyordu ve göründüğü kadarıyla bu çok da kolay olmayacaktı.İşe başlarken zaten bunu göze alıp başlamıştım.Ne pahasına olursa olsun onu bulacaktım.

Intikam ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin