Bölüm 11

16 3 2
                                    






                                                                                              ☾





Hazan karanlıkta oturmuş, bu kirli ve kan kokusu gelen duvarları inceliyordu. Kan kokusunu üçüncü kez alıyordu. İlkini babası vurulduğunda ona sarılırken, diğerini ise yerde yatan adamın cansız bedenine öylece şok içinde baktığı gün almıştı. O gün kirli sakallı bir adam onu o sokaktan alıp götürmüş ve Hazan da onu bir kahraman sanmıştı. Ta ki bu büyük şirkete getirene kadar. Şirket, ormanın derinliklerinde, neredeyse kaçmanın imkansız olduğu bir yerdeydi.

Bu tanımadığı, kahraman sandığı adam onu buraya getirdikten sonra onunla konuşmaya çalışmıştı. Ancak Hazan, babasının ona dediklerini hatırladığında cevap vermekten kaçınıyordu.

"Kızım, bak artık güvendesin. Benimle konuşup neler olduğunu anlatmak ister misin?"

Küçük kız sustu, sadece ona baktı.

"Anladığım kadarıyla sen çok ama çok zeki bir kızsın ve tanımadığın insanlarla iletişim kurmuyorsun, doğru mu?"

Kız kafasını olumlu anlamda salladı.

"Gerçekten çok etkileyici ve zekice bir hareket. Nereden anladığımı bilmek ister misin peki?"

Yine olumlu anlamda kafa salladı.

Adam telefonunu çıkarıp birkaç tuşa tıkladıktan sonra ekranda iki küçük çocuk belirdi. Biri erkek, diğeri ise kızdı. Kızın boyu daha uzundu; büyük ihtimalle kız ablaydı, yanındaki de kardeşiydi. Hazan bir süre fotoğrafı incelerken adam yine söze devam etti.

"Bunlar benim çocuklarımdı.Ben de onlara tanımadığı insanlarla iletişim kurmamaları gerektiğini söylemiştim."

Geçmiş zaman ekini kullanması Hazan'ı afallatmıştı. Aklına gelen şeyi hemen beyninden silmek istemişti sanki.

Uzun süre sonra kız konuştu. "Neden geçmiş zamandan bahsediyor gibi konuşuyorsunuz?"

Aslında küçük kız cevabı tahmin etmişti, fakat kendini buna inandırmak istememişti.

"Çünkü artık onlar yanımda yok," dedi adam, kızgın ve dolu gözlerle.

Hazan irkilirken adam devam etti. "Onlar artık bir melek. Senin baban gibi."

Hazan gözyaşlarını tutamadı. Gözünden bir damla yaş akarken sağ yanağından süzüldü. Ama yüzünde hâlâ o kararlı ve soğukkanlı ifadesini koruyordu. Adam, kızın bu davranışına hayran kalmıştı.

"O zaman yanlış düşünüyorsunuz efendim. Onlar hâlâ yanınızda," dedi Hazan.

Adam dikkatle onu dinlerken, küçük Hazan devam etti. Hazan adamın elini alıp onun kalbine götürdü.

"Bakın, buradalar. Siz hissettikçe onlar gitmezler ki."

Adamın elini bırakıp kendi elini kalbine götürdü. "Ben de hâlâ hissediyorum babamı. Bana gitmeyeceğine söz verdi çünkü. Ayrıca sözünü de tuttu."

Adamın da gözünden bir yaş akarken elinin tersiyle hemen sildi.

"Haklısın. Artık tanışmaya ne dersin?" derken Hazan onu izliyordu.

Intikam ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin