25. BÖLÜM

73 14 0
                                    

Bütün gecenin gerçeküstü bir kalitesi vardı.

Hoseok, Jungkook'un ailesiyle aynı odada olacağını hiç hayal etmemişti.

Ancak kendini kötü hissetmiyordu. Jungkook'un çocukluğunun geçtiği evde ailesiyle çevrili olmasının tatmin edici bir yanı vardı ve bu, Hoseok'un bastırmaya çalıştığı sahiplenme duygusunu beslemeye devam ediyordu.

- Tanrım, bir fotoğraf çek - dedi Jiwoo- ona bu şekilde bakmaya devam edersen alev alırsın. Etrafta çocuklar var Hobi.

- Ne demek istediğini bilmiyorum - dedi Hoseok.

Kardeşi gözlerini devirdi ve kolunu onun beline doladı.

- Çok yakışıklı - dedi - Ama biseksüel olduğun hakkında hiçbir fikrim yoktu.

- Ben değilim - dedi Hoseok oldukça dürüst bir şekilde kendisini hâlâ biseksüel olarak görmüyordu. Kişisel düzeyde çekici bulduğu tek erkek Jungkook'tu.

Gülümseyerek Jungkook'a baktı.

- DOĞRU. Ama bu adam kesinlikle en düz adamın bile hafifçe eğilmesini sağlayabilir. Lezzetli. Sadece ona bakmak bile beni biraz ıslatıyor.

- İğrenç olma. Sen evlisin.

- Ben evliyim, ölmedim.-dedi - İyi bir adamı gördüğümde taktir edebilirim. Paul sahiplenici bit tip değil - ona bakarak homurdandı.- Her ne kadar öyleymiş gibi görünse de.

- Ben sahiplenici değilim - dedi Hoseok.

- Lütfen - dedi Jiwoo- Erkeğine bu şekilde baktığım için beni boğmaya bit adım uzaktaymış gibi görünüyor.

- O benim hiçbir şeyim değil - dedi Hoseok, bu sözlerin doğruluğu karşısında midesi kasıldı. Jungkook onun hiçbir şeyi değildi. Buna gerçekten hakkı yoktu.

Kız kardeşinin bakışları onu incelerken ciddileşti.

- Ama onun senin bir şeyin olmasını ister misin?

Hoseok cevao vermedi. Şans eseri, Jiwoo'nun en küçük oğlu bu andan yararlanarak kardeşine bir elma fırlattı, bu da Eddie'nin hızla gözyaşlarına boğulmasına neden oldu ve Jiwoo, sorgusunu unutarak hızla uzaklaştı.

Ama Hoseok sözlerini unutamadı. Ama onun senin bir şeyin olmasını ister misin?

Yemek sırasında söyledikleri hâlâ aklımdaydı. Jungkook onun yanında oturmuyordu. (Hoseok'un annesi sıra düzeni konusunda beklenmedik bir misafirin onlarla uğraşmasına izin vermeyecek kadar titizdi.)ve Hoseok sonunda masanın diğer ucunda Jungkook'a bakıp kız kardeşinin sözlerini düşünüyordu.

Sorunun cevabını elbette biliyordu: Evet. Kahretsin evet.

Jungkook'un üzerinde adının yazılı olduğu kahrolası bir kolye takmasına izin verirdi, onun için bir anlam ifade ettiğinin somut kanıtı olabilecek herhangi bir şey. Önemli bir şey. İlişkilerini gerçek kılacak bir şey. Çünkü çoğu zaman hayatının Jungkook'un aramasını beklemekten ve ondan birkaç gün haber alamadığında strese girmekten ibaret olduğunu hissediyordu.

Bundan nefrte ediyordu. İlişkileri üzerindeki kontrol eksikliğinden nefret ediyordu, eğer Jungkook'un başına bir şey gelirse kimsenin Hoseok'a haber vermemesinden nefret ediyordu çünkü bu kirli küçük bir sırdı, Jungkook'un utandığı bir zayıflıktı.

Jungkook, Hoseok'u değil, görüşmediği üvey kardeşini ziyaret etme bahanesiyle Boston'a bile gelmişti. Onları birleştiren hiçbir şey yoktu. Onun dağınık duygularında başka bir şey değildi. Kalıcı bir şey yok.

DUYGUSUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin