Yavaş yavaş bilinci yerine geldi.
İlk fark ettiği şey soğuktu. O kadar üşümüştüm ki gerçekten titriyordum.
Bu onu gözlerini açmaya zorlayacak kadar sinirlendirdi. Sert bir şeyin üzerinde sırt üstü yatıyordu. Baktığı tavan...kayaya mı benziyordu?
Şaşkınlığını uzaklaştırmaya çalışan Hoseok oturma pozisyonuna geçti ve etrafına baktı. En fazla kırk altı metrekarelik küçük bir odadaydı. Duvarlar,sanki bir mağaraya inşa edilmiş bir odadaymış gibi,yapay ve doğalın bir karışımıydı.
Hava çok nemliydi ve nem soğuğu normalden daha da rahatsız edici hâle getiriyordu. Karanlıktı,nerede olursa olsun, duvarın tepesindeki loş eski moda bir lamba tek ışık kaynağıydı. Köşede kirli bir tuvalet vardı.
Görünürde hiçbir pencere yada kapı yoktu.
Bir panik sancısı hisseden Hoseok etrafına baktı ve çılgınca kapıyı aradı. Burada bir kapı olmalıydı, ışınlanmış olamazdı kesinlikle bir kapı vardı.
Ne yazık ki klostrofobisi rasyonelleştirilemedi. Kalbi göğsünde hızla çarparken sendeleyerek ayağa kalktı.
Kapı. Lânet kapıyı bulması gerekiyordu.
Bir şeye takıldı ve neredeyse düşüyordu. Düşük ışıkta gözlerini kısarak Hoseok aşağıya baktı.
Ah.
Yerdeki bir cesedi nasıl kaçırdığından emin değildi.
O Jungkook'tu.
Yüzüstü yatıyordu, çok hareketlsizdi.
O...o ölmemişti,değil mi?
Nefesini tutan Hoseok onu sırtüstü yatırdı ve göğsünün yükselip alçaklığını görünce nefes verdi. O hâlde ölmemiş. Muhtemelen aynı gazla bayıltılmıştı.
Loş ışıkta bunu söylemek zor olsa da Hoseok gözle görülür her hangi bir yaralanma göremiyordu. Hoseok iç çekerek ceplerinde telefonunu aradı ve bulmamasına şaşırmadı. Eğer onları kaçıranlar telefonlarını alma zahmetine girmeselerdi son derece beceriksiz olurlardı. Jungkook'un cepleride boştu.
Onu yanlız bırakan Hoseok yine ayağa kalktı. Yanında başka birinin olması,o kişi Jungkook bile olsa onu biraz sakinleştirdi, klostrofobisini tamamen ortadan kaldırmaya yetmedi ama aramaya devam ederken kalbinin biraz daha düzenli atmasını sağlamaya yetti.
Çatıda bir kapı buldu.
Hoseok şaşkınlıkla ona baktıktan sonra bir çeşit bodrumda olduğunu fark etti. Bu,sanki burası yeniden kullanılmadan önce bodrummuş gibi,nemi ve hafif patates kokusunu açıklıyordu.
Küçük bir bodrum katındaydı. Derin yeraltı.
Başka bir panik dalgası ona çarptı ve nefes almasını zorlaştırdı. Hoseok aceleyle Jungkook'un yanına döndü ve onun gevşek elini tuttu. Nabzını bulan Hoseok ona odaklandı ve nefes aldı. Yanlız değilim,iyi olucam. Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Artık çocuk değildi, yetişkin bir adamdı. Kapalı alanlardan korkmak mantıksızdı.
- Neden elimi kırmaya çalışıyorsun?
Hoseok neredeyse korkudan atlayacaktı. Elini çekip kucağına aldı.
- Nabzını kontrol ediyordum.
Jungkook oturdu. Bodrum katı onun ifadesini okuyacak kadar iyi aydınlatılmamıştı ama çevresine hızlıca göz attıktan sonra gözleri Hoseok'a takıldı. Hayatı için savaştıktan sonra kimliği belirsiz bir yerde kilitli kalan biri için son derece sakin görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
Hayran KurguBir aile ziyareti ihanet, cinayet,adam kaçırma ve işkence dolu bir kâbusa dönüştüğünde Hoseok, aklı başında kalması için Jungkook'a güvenmek zorunda kalır. "Kalpsiz, manipülatif bir sosyopata güvenebilir misin? Normal hayatına döndükten sonra onu i...