Hoseok duygularını bölümlere ayırma konusunda her zaman başarılı olmuştu.
Bu beceri onun artık Boston'daki hayatına uyum sağlamasına yardımcı oldu. Genel olarak oldukça akıcıydı. İşe gitti ve işinde her zaman ki kadar verimliydi. Hafta sonları spor yapmak ve boks yapmak için spor salonuna gitti. Her sabah işe gitmeden önce koşuyordu. Birkaç haftada bir arkadaşlarıyla buluşup birşeyler içerdi ya da ailesini ziyarete giderdi.
İlk bakışta hayatı İtalya seyahatinden öncekiyle aynıydı.
Yüzeyin altında olup bitenler tamamen ayrı bir konuydu.
Hâlâ berbat durumda olduğunu biliyordu ve hayal kırıklığına rağmen iyileşmiyordu. Asansörleri hiç kullanamıyordu, klostrofobisi her zamankinden daha kötüydü.
Duş alırken banyonun kapısını açık tutmak zorunda kalıyordu. Her ani ses karşısında ürküyordu. Karanlıkta yanlız kalmaktan nefret ediyordu. Sadece ışıklar açıkken uyuyordu.
Pek uyuduğu söylenemez. Saatlerce yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordu,tavana bakıp üzerinde sert bir bedenin olmasını arzuluyordu. Durumu o kadar kötüye gitti ki, zihnini kandırmak ve kendine arzuladığı baskıyı vermek için üstüne yastık koyarak uyumayı denedi. İşe yaramadı. Hiçbir şey isteyemeyecek kadar yorgun olduğu zamanlarda,her beş gecede bir iyi bir gece uykusu geçirebildiği için şanslıydı.
Uyku eksikliği genel zihinsel durumuna tam olarak yardımcı olmadı. İş yerinde, karamsar, gergin ve daha sinirliydi. Astları onu hiçbir zaman sevmemişti ama artık kabinlerinin yanından geçerken sesizleşiyor ve temkinli davranıyorlardı.
Bir ay süren bu cehennemden sonra Hoseok sonunda Taehyung'un teklifini kabul etti ve onun bir terapistin hizmetlerinin bedelini ödemesine izin verdi.
İlk seanstan sonra çok pişman oldu. Duyguları hakkında konuşmak istemiyordu. Jungkook hakkında konuşmak istemiyordu. Herşeyin ne kadar kötü olduğunu bilmek için terapiste ihtiyacı yoktu. O bir aptal değildi.
Ama en azından terapist ona beynini kapatıp sonunda biraz uyuyabilmesi için uyku ilacı vermişti. Hapların ona hissettirdiği hislerden nefret ediyordu : Sersemlemiş, zayıf ve bir şekilde daha da kaygılı ama uykusuzluğunun tek çözümü onlardı. Hoseok başka hiçbir şeye bağımlı olmak istemediğinden bunları sık kullanmamaya çalışıyordu ama bazen bu gerekliydi.
Neyse ki iyi haberlerde vardı.
Ev sahibi Hoseok'un asansörü kullanmayacağını öğrendiğinde ona üçüncü katta bir daire teklif etti. Yeni dairesi öncekinden çok daha büyüktü ve önceki dairesi hiçte küçük değildi. Ev sahibinin ondan daha fazla ücret istememesi onu şaşırttı. Belki onun için üzülüyordu.
Ancak taşınma sonrasında ki ruh hali uzun sürmedi. Yeni dairesi tamamen yabancıydı ve rahatsızlığını ve kaygısını daha da kötüleştiriyordu. İçeride uzun süre kalamadı. Duvarlar ne kadar geniş olursa olsun üzerine geliyordu. Bu yüzden Hoseok dışarıda çok fazla zaman geçiriyordu.
Geceleri işten sonra uzun yürüyüşler yapmaya başladı. Nefes almasını biraz kolaylaştırdı. Ve biraz da olsa uyumasına yardımcı oldu.
Hoseok o gece parkta yürürken bazı sarhoşların onu rahatsız etmekten başka yapacak daha iyi bir şey olmadığına karar verdiler.
Hoseok ilk başlarda onları görmezden geldi. Bu tipleri çok iyi biliyordu: alkol,esrar ve kendilerini beğenmişlik hastası bir gurup erkek öğrenci,bir cuma gecesi ortalıkta dolanıp biraz kıç elde etmeye çalışıyorlardı. Eğer onları görmezden gelip yürümeye devam ederse onu yanlız bırakacaklardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
Fiksyen PeminatBir aile ziyareti ihanet, cinayet,adam kaçırma ve işkence dolu bir kâbusa dönüştüğünde Hoseok, aklı başında kalması için Jungkook'a güvenmek zorunda kalır. "Kalpsiz, manipülatif bir sosyopata güvenebilir misin? Normal hayatına döndükten sonra onu i...