Eğer Hoseok kendine karşı dürüst olsaydı mesajının Jungkook'u durduracağını gerçekten düşünmüyordu.
Kendine karşı daha dürüst olsaydı,o küçük mesajı göndermek onu aylardır olduğundan daha normal hissettirmişti. Bu küçük mesaj, daha iyi muhakemesine rağmen özlemini duyduğu bir şeyle bir bağlantıydı. Ne kadar küçük olursa olsun bu kendisini daha iyi hissetmesini,zihninin daha keskin ve daha az karmaşık olmasını sağladı.
Günler geçti.
Sonra bir hafta.
Ancak yinede hiçbir şey olmadı. Eğer hâlâ takip ediliyorsa, yeni korumaları saklanma konusunda çok iyiydi.
Jungkook'un gerçekten onun isteğini dinlemiş olması mümkün müydü?
Hoseok'un memnun olmak yerine somurtması rahatsız ediyordu. Yetişkin, başarılı bir adam yerine,ilk kez aşık olmuş bir genç gibi davranıyordu. Peki kimin hakkında? Biseksüel bile olmayan bir adam! Her şey o kadar saçmaydı ki Hoseok eğer bir şeye vurmak istemeseydi gülerdi.
O gece eve berbat bir ruh hâliyle geldi. Ters gidebilecek her şeyin ters gittiği bir gündü: yine uykusuz bir gecenin ardından, şafak vakti uykuya dalmıştı, kahvaltı yapmaya vakti olmamıştı,bu yüzden sabah kahvesi olmadan aç ve huysuz kalmıştı.
Taehyung her zamankinden daha alçak davranmıştı ve depertnanına imkansız bir son teslim tarihi vermişti. Hoseok'un sekreteri ona istifa etiğini söyledi. Birisi onu yanlışlıkla banyoya kilitlemişti ve büyük bir panik atak geçirmişti. Sonra iyiymiş gibi davranmak zorunda kalmıştı çünkü işteydi ve insanlar ondan mükemmellikten daha azını beklemiyordu.
Hoseok eve geldiğinde yatağına girmek ve onu bir daha asla terk etmemek istiyordu.
Evinin kapısını açtığında oturma odasında ışık vardı.
Uzun boylu,koyu renk saçlı bir adam pencerenin yanında durmuş sigara içiyordu.
Hoseok'un kalbi boğazında bir yerlerde attı. Evrak çantasını büyük bir gürültüyle düşürdü ve titreyen elleriyle kapıyı kapattı. Tüm vücudu bir yay kirişi gibi gergindi, tırnakları avuçlarına batıyordu.
- Sana içeride sigara içmemeni söylememiş miydim?
Adam sigarayı uzun parmaklarının arasında tutarak döndü.
- Pencereyi açtım - dedi Jungkook,gri gözleri hiçbir şeyi açığa çıkarmıyordu.
Hoseok neredeyse" Sigara içmek zararlıdır" dedi. Dilini ısırmak zorunda kaldı. Jungkook onun için endişelenecek biri değildi. Onun için hiç kimseydi.
- Oradayken birinin seni vurmasından korkmuyor musun? Muhtemelen çok kolay bir hedefsin.
Jungkook sigarasından uzun bir nefes çekti. Son derece yakışıklı görünüyordu; keskin, köşeli yüzü o kadar çarpıcıydı ki Hoseok'un parmakları onu çizmek ya da fotoğraf çekmek için kaşınıyordu.
Hoseok kendine kızdı. Neden bu adam? Eğer bir erkeği çekici bulması gerekiyorsa neden bu adam olmak zorundaydı? Mümkün olan en kötü seçim mi?
Jungkook " Bunun karşısındaki binayı satın aldım" dedi- artık güvenli.
Hoseok pencerede görünen gökdelene baktı ve neredeyse gülüyordu.
- Doğru. Elbette.- başını sallayarak kıravatını gevşetti ve çıkardı - Bak,son derece berbat bir gün geçirdim. Bana neden burada olduğunu söyle ve git. Yastığımla gerçekten kaçırmak istemediğim ateşli bir randevum var.
Jungkook sigarasını pencere pervazına söndürmeden önce bir süre ona baktı.
- Berbat görünüyorsun, caro.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
FanficBir aile ziyareti ihanet, cinayet,adam kaçırma ve işkence dolu bir kâbusa dönüştüğünde Hoseok, aklı başında kalması için Jungkook'a güvenmek zorunda kalır. "Kalpsiz, manipülatif bir sosyopata güvenebilir misin? Normal hayatına döndükten sonra onu i...