Grup verdikleri birkaç aylık aradayken apar topar şirkete çağrıldı. Ailelerinin yanında dinlenen üyeler bir şeyin olduğunu çoktan anlamış sayılırdı.
Heeseung, ana ekranına düşen aramayı cevapladı ve onaylayarak şirkete gitmek için hazırlanmaya başladı. Ailesinin yanından yurda yeni dönmüştü, biraz dinlenmeyi ve oyun oynamayı umarken döndüğü gibi çağırılıyor oluşu sinirlerini bozuyordu.
Oflaya puflaya hazırlanarak yurttan kendini atabilmişti genç adam, yüzüne maskesini geçirmiş ve rahatça sokakta yürümeye başlamıştı.
Yolda yürürken ne konuşacaklarından çok, etrafa odaklıydı. Kafasını bununla doldurmadan etrafı inceleyerek yürüyor, havanın tadını çıkarıyordu.
Şirket arabasının onu alacağı yere kadar yürüdükten sonra gölge bir yerde beklemeye başladı.
Aracı beklerken banklardan birine oturdu. Bir yandan etrafı izlerken kulaklığını kulağına takmaya çalışıyordu.
Kulaklığı taktıktan sonra etrafına bakınmaya devam etti. Gözüne biri takıldı.
Onun gibi bankta oturan bir çocuk. Şapka, gözlük ve maske takan bir çocuk.
Bir idol stajyeri olduğu kilometrelerce öteden belli olan bu çocuk, genelde onların şirket arabasının geldiği yönde oturuyor ve muhtemelen birini bekliyordu.
Heeseung onu izlemeye devam ederken bir araba geldi ve çocuk apar topar o arabaya binerek gitti.
Ardından kendisi için gelen araba geldiğinde Heeseung da ayaklandı.
Bu sektöre girmek isteme nedenlerini anlayamıyordu. Evet, herkesin bir hayali ve yeteneği vardı ama her şey bir göz yanıltmasından ibaretti.
Sektör insanın gözünü boyuyordu. Heeseung da başta hayallerine kapılmış hatta bunun uğruna ardında çok şey bırakmıştı.
Gerçeklerin hayalindeki gibi olmadığını gördüğünde geri adım atmak için çok geçti.
O yüzden yapabilse tüm stajyerlere bu yoldan geri dönmelerini, kendilerini kurtarmalarını söylerdi.
Bu sektöre adım atmak bile başlı başına büyük fedakarlıklar istiyordu. En basitinden özel hayatınızdan tamamen vazgeçiyor ve kendinizi tüm dünyaya veriyordunuz.
Bu zorlukların büyük olanı bile değildi, en kötüsü mental sorunlardı. Başaramama korkusu her gün bedenlerini yiyip bitiriyordu.
Grup içi rekabetler istemsizce herkese yansıyordu, stajyerken performans için birkaç kişiyle beraber olurlardı ve bu durum sıkça yaşanırdı.
O kişilerle aynı grupta debut yapmadığı için kendini şanslı görüyordu. Arkadaşlarıyla birlikte iyiydi, tam bir aile gibi.
Eksiği olan bir aile.
İstemsiz bir boşluk hissi vardı içinde, en başından beri. Grup arkadaşı varken de hissettiği bir boşluktu bu. Bir şeyler tersmiş gibi hissediyordu her zaman.
Kendini bu düşüncelere kaptırmışken şirket binasına geldiklerini fark etti ve toparlandı.
Binada fazladan bir araba daha vardı.
_________________________________________
siren kanepenin kosesinde sabahliyor bolum yazayim diye, ama planlayamiyorum bi turlu