Büyük çabalarım sonucu uykuya geçmiştim . Uyandığımda, gözlerimi duvardaki ahşap saate çevirdim. Saat sabahın 00.06' sıydı. Uyuyalı 2 veya 3 saat olmuştu. Eve geldiğimizde gecenin bilmem kaçıncı saatiydi ? Hatırlamıyorum bile.Yatağın sağından ayaklarımı aşağı sallayıp , boydan pencereye odaklandım. Ruh gibi suratım halsiz vücuduma eşlik etmekte güçlük çekmiyordu. Derin bir nefes alıp ayaklarımı yere basarak ayağa kalktım.
Yüzümü dağıtmam için banyoya gidip, elimi yüzümü yıkamak iyi bir fikir gibiydi. Bu fikrime uyarak banyoya gitmek için adımlarımı ters yöne çevirerek adımlarımı hızlandırdım. Yağız manyağı uyanmadan , onunla karşılaşmadan bu evden gitmek istiyordum. Bu durum gayette onun işine gelirdi.
Musluğun kulpunu mavi kısma çevirerek avuçlarımın içini buz gibi suyla doldurdum. Yüzüme bir kaç defa suyu çarpmam kendimi iyi hissettirmişti. Duvara asılı havluyla yüzümü kurulayıp , son bir kez daha yüzüme baktım. Yeterince solgun görünüyordum.
Hızlı adımlarla banyodan çıkıp dolabıma doğru yol aldım. Dolabın en üst kapagını açarak çantalara baktım . Küçük minik bavul gözüme çarptığı esnada onu çekmem ile kafama çantaların düşmesi bir oldu.
" Beceriksizz" diye kendime lanet okuyarak bavulu açtım. Dolaptan düzgün katlanmış kıyafetleri doldurabildiğim kadar doldurdum. Kıyafetlerin üstüne de spor ayakkabılarımı doldurabildiğim kadar doldurdum. Büyük gözün zar zor fermuarını çekip İkinci gözünü açtım. Makyaj masama geçip , işime yarayacak makyaj malzemelerini aldım.
Saç şekillendiricileri unutmam tabi. Burada bıraksam ne olacak sanki. Yağız bey mi kullanacak. Elime aldığım her şeyi bavulun ön gözüne doldurdum. Fermuarlarını zorda olsa kapatıp kendimi alkışladım. Dolapta kalan bir kaç kıyafette bakarak pastel renkli gömleğimi ve belden kot şortumu alarak bir hışımla üstüme geçirdim. Saçlarımı da tokamdan kurtulup, saldım. İki yandan büzüp arkada birleştirerek minik kıskaçlı tokam la tutturdum.
Çekmecede önceden almadığım yüzlük dolu desteyi ve telefonumu da alarak cebime sıkıştırdım. o zaman almamışım diyerek kendimi tebrik ettim. Bavulun kulpunu uzatıp sürükleyerek odanın çıkışına doğru yol aldım. Hizmetliler umarım evde değillerdir diyerek kendimi teselli etmeye çalıştım. Odamın kapısını açıp koridora baktığım da kimsenin olmadığını görüp derin bir nefes alarak kendimi odanın dışına attım.
Bavulumu sürükleyerek uzun koridoru bitirip merdivenin başına geldiğimde duraksadım . Son bir kez arkama bakıp derin bir nefes alıp önüme döndüm . Bavulun tutma yerinden tutarak kaldırmaya çalıştım. Bu gün fıtık olmassam başka hiç bir gün fıtık olmam heralde.
Her merdivende bavulu koyup tekrar kaldırdım . Kollarımı hissetmiyordum. Merdivenin sonuna yaklaştığımda etrafa iyi ce baktım .
İşte şimdi sıçtık.
'Saçmalama be kızım Yağız sanki sana napabilir hemde uyurken' diyen iç sesime içimden haklısın dedim . Yine de konuşmak istemiyordum . Son konuşmamızda olsa .
Belki beni de öldürecek nereden bileyim değil mi yani. Şu üvey anneciğimin beni düşürdüğü durumlara bakın . Acaba haberleri var mıydı Adnan'ın öldüğünden. Olsa Mete'yle çoktan boğazıma yapışmışlardı. Artık oraya da dönemezdim . Oradan kurtulmuştum şimdi oraya dönmek aptallık olurdu. Umarım Adnan'ın öldüğünü duyup peşime takılmazlardı.
Bunları düşünmenin hiç sırası değildi . Son iki merdivenimi de inip koltukta uyuyan Yağız'a baktım . Hala uyuyordu. Çıkış kapısına doğru ilerleyip kapıyı açtığımda karşımda Serpil'i gördüm. İşaret parmağımı dudağıma götürerek susmasını işaret ettim. Bavulu dışarıya cıkartıp kapıyı kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR.
Teen FictionHayalleriniz; gelecekte göreceklerinizin, yazıp çizdiğiniz mimari planları gibidir.